YARDIM ETME (TCK 39)
Madde 39.-1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hallerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.
- YARDIM ETME KAVRAMI VE ŞARTLARI
1. Kavramsal Çerçeve
Yardım etme, bir suçun işlenmesinden önce ya da suçun işlendiği esnada, suçu gerçekleştirecek kişiye çeşitli yollarla destek verilmesi anlamına gelir. Bu destek, failin suç kararını daha güçlü hale getirmeye ya da suçun daha rahat işlenmesine imkân tanımaya yönelik olabilir. Yardım eden kişi, suçu bizzat işlememiş ve fiil üzerinde bir hâkimiyet kurmamış olsa da, suça katkı sunan eylemleri nedeniyle iştirak kapsamında cezalandırılır. Bu kişi, ne doğrudan faildir ne de müşterek faildir; ancak eylemi suça katkı sağladığı için hukuken sorumluluk taşır.
Türk Ceza Kanunu, yardım etme eylemini hem manevi hem de maddi yardım şeklinde sınıflandırarak düzenlemiştir. Bu iki tür yardımın detayları aşağıda ayrı ayrı ele alınacaktır.
-
Yardım Etmenin Geçerlilik Şartları
Suç ortaklığının yardım etme temelinde geçerli sayılabilmesi için iki ana unsurun bulunması gerekir: yardım sayılan bir eylemin gerçekleşmiş olması ve bu eylemin bilinçli bir kastla yapılması. Bu unsurlar, kanunun yardım üzerinden iştirak sistematiği çerçevesinde belirlenmiştir.
A- Yardım Niteliğindeki Hareketlerin En Az Birinin Fiilen Gerçekleştirilmiş Olması:
Yardım etme yoluyla suç ortaklığının oluşabilmesi için, 39. maddede açıkça belirtilen yardım türlerinden en az biri somut olarak gerçekleştirilmelidir. Suçun faili olmayan ve hakkında iştirak iddiası bulunan kişinin davranışı, bu maddede tanımlanan yardım hareketlerinden birine denk düşmüyorsa, kişinin suça iştirak ettiği kabul edilemez. Yardım etme biçimleri, ilerleyen bölümlerde ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.
B- Yardım Edici Davranışın Kast Unsurunu Taşıması Zorunluluğu
Yardım etmenin suç ortaklığı kapsamında değerlendirilebilmesi için, gerçekleştirilen davranışın kasten yapılmış olması şarttır; zira iştirak fiilleri taksirle meydana gelemez. İştirakin manevi yönünü oluşturan unsur, bir suçun işlenmekte olduğunu ya da işleneceğini bilerek ve bu sonucun gerçekleşmesini isteyerek, suça katkıda bulunma amacıyla faillerle iradelerin birleşmesi durumudur. Bu olguya “iştirak iradesi” ya da “iştirak kastı” adı verilir ve bu irade bütün iştirak türleri açısından gereklidir.
Kişinin fiili, failin suçunu kolaylaştırsa dahi, eğer bu davranış taksirle gerçekleştirilmişse, yardım etme olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Ancak bu tür bir davranışın kendi başına farklı bir suç oluşturabileceği de göz ardı edilmemelidir. Dolayısıyla yardım eden kişinin, kasten işlenen bir suça yardım etmeye yönelik bilinçli ve iradeli bir yaklaşım içerisinde hareket etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, failin hareketlerine destek veren kişinin doğrudan kast taşıması zorunlu değildir; olası kast da cezai sorumluluk açısından yeterlidir.
Yardımda bulunanın, suça ilişkin tüm ayrıntılara hâkim olması gerekmez; işlenecek suçun genel çerçevesini öngörmesi yeterlidir. Öte yandan, yardım kastının suçun tamamen gerçekleştirilmesine yönelik olması gerektiği unutulmamalıdır. Eğer yardım sağlayan kişi, yalnızca teşebbüs aşamasında kalacak bir eylemi desteklemek amacıyla hareket etmişse ve fiil tamamlanmadan kalmışsa, bu durumda yardım eden olarak sorumluluğu doğmaz ve cezalandırılması mümkün olmaz.
-
İştirak Kastının Zamanlaması: Suçtan Önce veya Suçun İşlendiği Anda Mevcut Olması Gereklidir
Türk Ceza Kanunu’nun 39. maddesinde yer alan yardım türleri incelendiğinde açıkça görülmektedir ki, yardım etme yoluyla iştirak yalnızca suçun tamamlanmasından önceki evrede mümkündür. Suç işlendikten sonra verilen herhangi bir yardım sözü, ancak suç henüz bitirilmemişse, yani fiil henüz tamamlanmamışsa, suça iştirak olarak kabul edilebilir. Aksi halde, suçun tamamlanmasından sonra yapılan yardım, iştirak değil, “suçluya yardım” kapsamında değerlendirilir. Bu nedenle, suça ortak olmanın mümkün olduğu zaman aralığı, suç tamamlanmadan önceki dönemle sınırlıdır.
Özellikle ani hareketle gerçekleşen suçlarda, iştirak iradesinin en geç fiili hareketin sona ermesinden önce ortaya çıkmış olması gerekir. Buna karşılık, kesintisiz şekilde süren mütemadi suçlarda ise, fiili hareket her ne kadar bitmiş olsa da, suçun etkileri devam ettiği sürece suça iştirak mümkün kabul edilir. Yani netice henüz ortadan kalkmamışsa, iştirak iradesi bu sürecin içinde hâlâ oluşabilir.
-
Suça İştirakte Sorumluluğun Genel Şartları ve Teşebbüsle İlişkisi
Bir kişinin suça iştirak nedeniyle cezai sorumluluk altına alınabilmesi için, 40. maddede açıklanan genel ilkelerin sağlanmış olması gerekir. Bu çerçevede, söz konusu maddede düzenlenen “bağlılık kuralı” ve suça iştirak koşulları ileride ayrı bir başlık altında ayrıntılı biçimde ele alınacaktır. Bu nedenle burada tekrar edilmeyecektir. Ancak, 40/3. madde uyarınca özellikle şu hususa dikkat çekmek gerekir: İştirakten doğan sorumluluğun kabul edilebilmesi için, işlenen fiilin en azından teşebbüs düzeyine ulaşmış olması şarttır. Bu nedenle, yardım edenin de sorumlu tutulabilmesi için, failin ya da diğer müşterek faillerin suçun icrasına fiilen başlamış olması gereklidir.
YARDIM TÜRLERİ
A. Manevi Yardım
Türk Ceza Kanunu’nda, manevi yardım biçimleri 39. maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu fıkranın (a) bendinde yer alan bazı hallerin yanı sıra, (b) bendinde ifade edilen “yol gösterme” davranışı da manevi yardım kapsamına girmektedir. Bu çerçevede, manevi yardım sayılan eylemler aşağıdaki gibidir:
- Suç işlemeye özendirme (m. 39/2-a),
- Failin mevcut suç kararlılığını pekiştirme (m. 39/2-a),
- Suç sonrası yardım sözü verme (m. 39/2-a),
- Suçun nasıl gerçekleştirileceği konusunda yönlendirme yapma (m. 39/2-b).
B. Suça Yönlendirme (Teşvik) (m. 39/2-a)
Failin zihninde suç işleme fikri bulunmakla birlikte, bu konuda tereddüt yaşadığı bir durumda; onu suç işlemeye ikna eden ve bu doğrultuda yönlendiren kişi, manevi yardım sağlayan bir teşvik edici konumundadır. Bu kişi, failin kararsızlığını kırarak suç işlemeye dair kesin bir irade oluşturmasını sağlar.
Bu noktada teşvikin, azmettirmeden farklı olduğunu vurgulamak gerekir. Zira azmettirme, suç işlemeye dair hiçbir düşüncesi bulunmayan bir kişide bu düşüncenin ilk kez oluşmasına neden olurken; teşvikte ise suç fikri halihazırda mevcuttur, fakat kişi henüz kesin karar vermemiştir. Teşvik edenin görevi, bu kararsızlığı gidererek failin eylemi gerçekleştirmesine yol açmaktır.
1. Suç Kararının Güçlendirilmesi (m. 39/2-a)
Bir suçu işleme konusunda karar almış olan kişiye, suç işleme yönünde cesaret verilmesi veya eylemi meşrulaştıran gerekçelerin sunulması suretiyle destek olunması da manevi yardımın bir başka türüdür. Bu tarz destek, failin suç işleme kararlılığını daha da sağlamlaştırır ve onu geri dönüşsüz bir noktaya taşır. Bu durumda, yardım eden kişi, çeşitli öneri ve telkinlerle failin iradesini kuvvetlendirerek kesin ve uygulamaya dönük bir suç kararı almasına katkı sağlar.
2. Fiilin İşlenmesinden Sonra Yardımda Bulunulacağına Dair Vaadde Bulunmak (m. 39/2-a)
Suç işlemeye karar vermiş bir kişiye, fiil gerçekleştikten sonra çeşitli şekillerde yardım edileceğinin söz verilmesi, failin cesaretini artırarak onu suça daha güçlü bir iradeyle yöneltebilir. Bu yardım türü, fiil henüz icra edilmeden önce verilen bir söz aracılığıyla gerçekleştirildiği için, manevi yardım kapsamında değerlendirilir. Bu vaatte bulunan kişi, doğrudan eyleme katılmasa da, failin suça yönelmesini kolaylaştırdığı için, cezai sorumluluk altına girer. Dikkat edilmelidir ki, suç tamamlandıktan sonra verilen yardım sözü, bu kapsamda değerlendirilemez.
Burada önemli olan, vaadin fiilen yerine getirilip getirilmediği değil; failin suç işlemeye yönelik kararlılığını etkileyecek bir sözün verilmiş olmasıdır. Dolayısıyla, yardım fiili hiç gerçekleşmese ya da suç teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile, vaatte bulunan kişi 39. madde kapsamında sorumlu tutulur.
Yardım vaadinin içeriği değişken olabilir. Failin kararlılığını etkileyebilecek her türlü söz bu kapsamdadır. Örneğin, suç sonrası kaçmasına yardım edeceğini söylemek, suç delillerinin ortadan kaldırılacağını vadetmek ya da cezaevine girerse ailesine bakacağını bildirmek, bu türden vaadlere örnek olarak gösterilebilir.
Yardım vaadinin tek başına suç ortaklığı oluşturması nedeniyle, vaadin sonradan gerçekleştirilmesi başka bir suçun da oluşmasına yol açabilir. Ancak bazı özel düzenlemeler, bu ihtimali sınırlayabilir. Örneğin, suç delillerini yok etme, saklama veya değiştirme fiili, eğer iştirak edilen suçla ilgiliyse, 281/1. madde gereğince ayrı bir ceza verilmesi mümkün olmayabilir. Buna karşın, 283. maddede benzer bir sınırlama yer almadığından, suçtan sonra failin saklanmasına yardım edeceğini söyleyen kişi, bu yardımı hayata geçirdiği takdirde hem şerik sıfatıyla hem de TCK 283. madde kapsamında sorumlu tutulacaktır.
Bir başka örnek olarak, suç işlemeye yönelik yardım vaadinde bulunan ve bu sözü doğrultusunda maktulün cesedini gömen bir kişi, hem öldürme suçuna manevi yardım ettiği gerekçesiyle hem de TCK’nın 196. maddesinde düzenlenen usulsüz ölü gömme suçu nedeniyle ayrıca cezalandırılabilir.
3. Suçun Nasıl İşleneceği Konusunda Yönlendirme Yapmak (m. 39/2-b)
Suçun nasıl gerçekleştirileceğine dair bilgi vermek, bir başka manevi yardım biçimi olarak kabul edilir. Ancak bu tür bir yardımın, suçun icrasına başlanmadan önce yapılması gerekir. Aksi halde, fiil işlenirken verilen yönlendirmeler ya da talimatlar, fiil üzerinde hâkimiyet kurmak anlamına geleceğinden, bu kişi artık iştirakçi değil, müşterek fail olarak değerlendirilecektir.
Bir kişiye suçun işlenme yöntemine dair yön göstermek suretiyle iştirak sıfatının kazanılabilmesi için, yapılan yönlendirmenin eylem üzerinde somut bir etkisinin olması şarttır. Suçun gerçekleşmesi açısından herhangi bir katkısı olmayan genel ifadeler, bu kapsama girmez ve yol gösterme olarak nitelendirilemez.
-
Maddi Yardım
Maddi yardım, suça doğrudan katkı sağlayan, suçun icrasını fiziksel olarak kolaylaştıran eylemleri kapsar. Türk Ceza Kanunu’nun 39. maddesinin ikinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde bu tür yardım biçimleri açıkça belirtilmiştir.
Maddi yardım kapsamında değerlendirilen eylemler şunlardır:
- Suçun işlenmesinde kullanılacak araç veya gereçlerin temin edilmesi (m. 39/2-b),
- Suç işlenmed
- Bir en önce ya da suç sırasında destek sağlanarak eylemin kolaylaştırılması (m. 39/2-c).
Suçun İşlenmesinde Kullanılacak Araçların Temin Edilmesi (m. 39/2-b)
suçun işlenebilmesi için gerekli olan araçların başka bir kişi tarafından sağlanması durumunda, bu eylemi gerçekleştiren kişi maddi yardım sağlayan sıfatıyla suç ortağı olarak değerlendirilmeli ve cezalandırılmalıdır. Örneğin; hırsızlık suçu kapsamında çalınan eşyaların taşınması amacıyla araç verilmesi, kilidi açmak üzere maymuncuk sağlanması ya da adam öldürme amacıyla tabanca temin edilmesi gibi durumlar bu kapsamdadır. Ancak, sağlanan aracın suçta kullanıma uygun ve gerçekten kullanılmış olması gereklidir. Kullanıma elverişsiz bir aracın verilmesi, suç ortaklığına temel oluşturmaz.
Bununla birlikte, verilen araç kullanılmamış olsa da, eğer bu temin eylemi suç kararının güçlenmesine katkı sağlamış ya da faile cesaret vermişse, o zaman maddi değil ama manevi yardım söz konusu olabilir. Aksi takdirde, bu kişinin suç ortaklığı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, doktrinde yer alan bir görüşe göre, araç sağlama işleminin mutlaka suç işlenmeden önce yapılması gerekir; aksi takdirde, suçun icrası sırasındaki katkılar müşterek faillik sınırına yaklaşabilir. Ancak karşıt görüşteki yazarlar, failin fiil üzerinde hâkimiyet kurmadığı sürece suçun tamamlandığı ana kadar araç temini gerçekleştiren kişinin, maddi yardım sağlayan ortak olarak kabul edilebileceğini ileri sürmektedir. Bu yardım türü, eski 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 65/II. maddesinde “fiilin işlenmesine yarayacak iş veya vasıtaları tedarik etme” şeklinde tanımlanmıştı.
Suçun İşlenmesinden Önce ya da İşlenirken Yardım Ederek Eylemin Kolaylaştırılması (m. 39/2-c)
Araç sağlamak dışında kalan diğer fiziksel destek biçimleri bu bent kapsamında değerlendirilmektedir. Suçtan önce ya da suç anında herhangi bir yolla maddi destek veren kişi, suç ortaklığı sıfatıyla sorumlu tutulur.
Suç işlenmeden önceki yardımlar açısından, şerik mi yoksa müşterek fail mi olduğunun tespiti genellikle sorun yaratmaz. Örneğin, bankaya para girişinin olduğunu faille paylaşan bir kişi, eylemini suçu kolaylaştırmak adına önceden gerçekleştirmiştir ve suç ortağı olarak sorumlu olur. Ancak suçun icrası sırasındaki yardımlar söz konusu olduğunda dikkatli bir ayrım yapılmalıdır. Eğer yardım, fiil üzerinde hâkimiyet kurulmasına neden olacak denli etkiliyse, bu durumda artık müşterek faillik söz konusu olur.
Bu ayrımı somut örneklerle açıklamak mümkündür: Bir dağ evinin soyulmasında gözcülük yapan kişinin katkısı, eylemi kolaylaştırmakla sınırlı kalır ve suç ortaklığı oluşturur. Buna karşılık, şehir merkezinde gerçekleştirilen banka soygununda faile telsizle yol durumu hakkında bilgi veren kişi, suçun işlenişine yön verecek nitelikte bir etki oluşturduğu için müşterek fail olarak sorumlu tutulmalıdır.
Bu tür yardımlar, 765 sayılı eski Ceza Kanunu’nun 65/III. maddesinde “suç işlenmeden önce veya işlendiği sırada yardım etmek veya destek olmak suretiyle icrasını kolaylaştırmak” ifadesiyle yer almıştı.
Yargıtay, maktul ile aralarında husumet bulunan kişilerin silahlarla olay yerine gelip tartışma sırasında bir sanığın elindeki bıçakla maktulü öldürmesi sırasında, diğer sanıkların da ellerinde tüfekle yanında bulunarak ona destek vermelerini, faile yardım etme olarak değerlendirmiştir. Kasten öldürme fiiline ilişkin farklı bir olayda ise, kaçmaya çalışan mağdurun kollarından tutulup etkisiz hale getirilerek diğer sanık tarafından bıçaklanması şeklinde gerçekleşen eylemde, her iki sanığın da asıl fail sıfatıyla hareket ettikleri ve bu nedenle 39. maddenin uygulanmasının hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
Bununla birlikte, başka bir vakada maktul ile yaşanan bir kavgaya müdahil olup, mağdura yönelik yaralama gerçekleştiren kişinin, kasten öldürme suçuna yardım ettiği gerekçesiyle sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmiştir. Hırsızlık suçuna ilişkin başka bir dosyada, sanığın faile işyerinde kasa bulunduğunu söylemesi, kasa anahtarına dair bilgi vermesi ve çalınan bilgisayarın satışını sağlaması şeklindeki davranışlarının azmettirme değil, yardım etme kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Buna karşılık, pencereden içeri girmeye çalışan diğer sanığı yukarı doğru kaldırarak yardımcı olan ve aynı zamanda gözcülük yaparak eyleme fiilen iştirak eden sanık hakkında, 39/2. madde yerine 37/1. madde hükümlerinin uygulanması gerektiği, aksi uygulamanın hukuka aykırılık teşkil ettiği belirtilmiştir.
Öte yandan, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna dair bir olayda, mağdurenin sanıkların evinde kalmasına izin verilmesi, ardından bu kişilerin evlenmesi yönünde müştekiyle irtibat kurularak aracılık yapılması gibi davranışlar, yardım etme kapsamında değerlendirilmiştir.
YARDIMDA BULUNAN SUÇ ORTAĞININ CEZALANDIRILMASI
Türk Ceza Kanunu’na göre, suça yardım eden şerik açısından cezai indirim öngörülmüştür (m. 39/1). İlgili düzenlemeye göre, işlenen suç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiriyorsa, yardım eden kişi hakkında on beş ila yirmi yıl arasında hapis cezasına hükmedilir; müebbet hapis gerektiren suçlar için ise bu aralık on ila on beş yıl arasındadır. Diğer tüm durumlarda ise verilecek ceza yarı oranında azaltılır, ancak sekiz yılı aşamaz.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, cezada yapılacak indirimin belirlenmesinde yardımın niteliği—yani maddi ya da manevi olması—arasında herhangi bir farklılık gözetilmemiştir. 39. maddede tanımlanan yardım şekillerinden herhangi birini gerçekleştiren kişi, bu madde uyarınca sorumlu tutulur ve burada belirtilen indirim uygulanır. İlk fıkrada yer alan “sekiz yılı geçemez” hükmü, süreli hapis cezalarının verileceği durumlara ilişkindir.
Şayet yardım eden kişi birden fazla yardım fiilinde bulunmuşsa—örneğin hem suç işleme kararını teşvik etmiş hem de suçta kullanılacak aracı temin etmişse—bu durumda “bir suç yalnızca bir kez iştirak edilebilir” ilkesi gereği, bu eylemler tek bir yardım suçu olarak değerlendirilir ve sadece bir kez ceza verilir. Ancak, birden fazla yardım fiilinin bulunması, cezadan yapılacak indirimin derecesi belirlenirken kişinin aleyhine göz önünde bulundurulabilir.
Bununla birlikte, bir kişide farklı iştirak türleri birleştiğinde, yalnızca en ağır olan iştirak türüne göre sorumluluk doğar. Örneğin, bir kişinin hem azmettirme hem de suç aracı temini fiilini gerçekleştirmiş olması halinde, yalnızca azmettirme kapsamında cezalandırılır. Ancak sağlanan araç gibi diğer katkılar, temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınabilir.
YARGITAY KARARLARI
YARGITAY 1. CD. E. 2023/4535 K. 2025/2284 T. 20.3.2025 • Sanığın Olay Sırasında Silahtan Sayılan ve Ele Geçirilemeyen Aleti Etrafa Sallayarak Tehditlerde Bulunduğu Suçun İşlenmesinden Önce veya İşlenmesi Sırasında Sanığa Yardımda Bulunarak İcrasını Kolaylaştırdığı Böylece Kasten Öldürme Suçuna Yardım Eden Sıfatıyla Katıldığı Anlaşıldığından Sanık Hakkında 5237 Sayılı Kanun’un 81/1 39/1 Maddeleri Uyarınca Ceza Tayini Gerektiği – Fazla Ceza Tayini Hatalı Olduğu )
YARGITAY 1. CD. E. 2023/3706 K. 2025/1619 T. 3.3.2025 • KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS • YARDIM EDEN SIFATIYLA SORUMLULUK ( Kasten Öldürmeye Teşebbüs – Sanıkların Kardeş Oldukları Olay Günü Katılanı Tüfekle Yaralayan Kişinin Sanık Olduğu Diğer Sanığın Olayda Silah Kullanmadığı ve Sanığı Katılanın Bulunduğu İkamete Araçla Getirmek ve Olaydan Sonra İse Sanık ile Birlikte Olay Yerinden Araçla Ayrılmak Suretiyle Suçun İşlenmesinden Önce ve Sonra Yardımda Bulunarak Suçun İcrasını Kolaylaştırdığı/Yardım Eden Olarak Sorumlu Tutulacağı )
YARGITAY 1. CD. E. 2023/7362 K. 2025/1766 T. 6.3.2025 • KASTEN ÖLDÜRME • YARDIM EDEN SIFATIYLA İŞTİRAK ( Sanığın Yerde Bulduğu Bıçakla Maktul ve Arkadaşını Takip Ettiği Hususları Dikkate Alındığında Sanığın Eylemine Ortak Suç İşleme Kararına Bağlı Olarak Fiil Üzerinde Müşterek Hakimiyet Kurmak Suretiyle Katıldığına Dair Somut Bir Delil Bulunmadığı – Suçun İşlenmesi Sırasında ve Sonrasında Yardımda Bulunarak Suçun İcrasını Kolaylaştırdığı Asli Fail Olan Sanığın Yanında Bulunarak Ona Manevi Destek Sağladığı Anlaşıldığından Sanığın Eylemine Yardım Eden Sıfatıyla İştirak Ettiği/5237 S. Kanun’un 39. Maddesi Uyarınca Sorumlu Tutulacağı )
YARGITAY 1. CD. E. 2024/6646 K. 2025/2000 T. 13.3.2025 • KASTEN ÖLDÜRME • YARDIM ETME SURETİYLE İŞTİRAK ( Kasten Öldürme – Sanığın Maktule Ateş Etmesinin Ardından Olay Yerinden Kaçarak Uzaklaştıkları Şeklinde Gerçekleşen Eylemlerinde Sanığın Diğer Sanıkların Eylemlerine 5237 S. Kanun’un 39/2- ( C ) Md.sinde Düzenlenen Yardım Etme Düzeyinde İştirak Ettiği/Asli Fail Olarak Cezalandırılmasına Karar Verilmesi Hukuka Aykırı Bulunduğu)
YARGITAY 1. CD. E. 2023/3051 K. 2025/2278 T. 20.3.2025 • KASTEN ÖLDÜRMEYE YARDIM SUÇU Maktulün solak olmasına rağmen sağ elinde atış artığı tespit edildiği, yine maktulün solak olmasına rağmen atışın sağ kulak kepçesinin 1,5 cm üst, 2,5 cm önünden vücuduna girdiği, sol elini kullanan maktulün sağ elini kullanarak ateş etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, olayda kullanılan tabancanın 9 mm çaplı olması göz önüne alındığında, maktulün sol elini kullanmasına rağmen sağ eliyle tabancaya ait tetiğe basınç uygulamasının da yine hayatın olağan akışına uygun olmadığı, aynı silahtan atılma iki mermi çekirdeğinin bulunduğu ve iki atış yapıldığının sabit olduğu, katılan ile tanıkların beyanlarına göre; önce bahse konu evden tartışma sesleri geldiği, akabinde peş peşe iki el silah sesi duyduklarının anlaşıldığı, olay yerinde yapılan incelemede, olay yerindeki gardıroba isabet etmiş olan bir mermi çekirdeği ile iki adet kovan bulunduğu, sonradan da evdeki temizlik sırasında halının altından çıktığı söylenerek bir adet mermi çekirdeğinin kolluk görevlilerine teslim edildiği gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; sanık hakkında haksız tahrik hükümleri de tartışılarak maktulü kasten öldürme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu sanık hakkında beraat kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.