MEŞRU SAVUNMADA SINIRIN AŞILMASI (TCK 27) 

TCK MADDE 27-(1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması hâlinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.

(2) Meşru savunmada sinirin aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.

MADDE GEREKCESİ:

Madde ile ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran nedenlerin hepsini kapsamına alacak surette sinirin kast olmaksızın asılması hâli düzenlenmiştir.

Sınır kasten aşıldığında, örneğin, meşru savunmada bulunan kişi vaki saldırıyı defetmek için saldırganı öldürmenin şart olmadığını bile bile ve sırf tecavüze uğramış olması fırsatından yararlanarak saldırganı öldürdüğü takdirde hukuka aykırılığın kalkmayacağı ve failin bu maddedeki herhangi bir ceza indiriminden yararlanamayacağı şüphesizdir. Bu nedenle madde sinirin kast olmaksızın aşılması hâlini kapsamaktadır.

Yukarıda verilen örnekte fail, maruz kaldığı saldırı dolayısıyla ve içinde bulunduğu durum itibarıyla esasta gerekli olandan fazla bir savunmada bulunmuş olabilir. Sınırın aşılmasındaki bu taksir kendisinin cezalandırılmasına yol açabilirse de, bunun için islenen suçun taksirle islendiği takdirde de cezalandırılabilen bir fiil olması zorunludur. Demek oluyor ki, bu gibi hâllerde işlenen suçun niteliğine bakılacak ve sadece kast bulunduğu takdirde cezalandırılabilen bir suç söz konusu ise faile ceza verilmeyecek buna karşılık, suç taksirle islendiği takdirde de cezalandırılabilen fiillerden birini oluşturduğunda, maddede öngörülen biçimde cezadan indirim yapılarak faile taksirli suçtan dolayı ceza verilecektir.

Bölüm başlığına paralel olarak, madde metnindeki “hukuka uygunluk nedenleri” yerine, “ceza sorumluluğunu kaldıran nedenler” ibaresi konulmuştur. Maddenin ikinci fıkrasında meşru savunma hakkına ilişkin özel bir sınırın aşılması hâli düzenlenmiştir. Buna göre, meşru savunmada sınırın aşılması, fail bakımından mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise, faile ceza verilmeyecektir.

Hükümet Tasarısında, maddenin ikinci fıkrası bütün hukuka uygunluk nedenlerini kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Oysa heyecan, korku veya telaş, ancak meşru savunma hâlinde söz konusu

Ceza Sorumluluğunu Kaldıran Nedenlerde Sınırın Aşılması

  1. Kavramın Tanımı, Kapsamı ve Şartları

Türk Ceza Kanunu’nun 5237 sayılı metninde yer alan 27. maddenin birinci fıkrasında, “ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın aşılması” ifadesine yer verilmiştir. Ancak, hukuk doktrini bu maddenin esasen “hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması” halini düzenlediği görüşündedir. Bu sebeple, zorunluluk hali yahut hukuka aykırı emrin uygulanması gibi, doğrudan hukuka uygunluk nedeni sayılmayan fakat kusurluluğu etkileyen durumlar bakımından bu madde hükümlerinin uygulanması mümkün görülmemektedir.

Sınırın aşıldığından bahsedilebilmesi için, öncelikle ilgili eylemin bir hukuka uygunluk nedenine ya da kusuru ortadan kaldıran bir gerekçeye dayanması gerekir; akabinde ise bu nedenin sınırları ihlal edilmiş olmalıdır. Eğer baştan itibaren böyle bir nedenin varlığından söz edilemiyorsa, sınırın aşılması iddiası hukuken geçerlilik kazanmaz.

Oran ve araç bakımından sınırın aşılması, savunma eyleminin saldırının ağırlığıyla orantısız bir şekilde gerçekleştirilmesi hâlinde gündeme gelir. Diğer bir ifadeyle, savunma amacıyla gösterilen tepki, saldırıyı gerçekleştiren kişiye karşı gereğinden fazla güç kullanılması ya da savunma için zorunlu olmayan, etkisi yüksek bir aracın tercih edilmesi şeklinde tezahür eder. Örneğin, saldırgana karşı yalnızca yumrukla karşılık verilmesi yeterliyken, ateşli silah kullanılması ya da saldırganı etkisiz hâle getirmek için hayati olmayan bir bölge hedef alınabilecekken, doğrudan hayati organlara ateş edilmesi bu duruma örnek teşkil eder.

sınırın zaman bakımından aşılması, savunma fiilinin saldırı eyleminin sona ermesinden sonra icra edilmesini ifade eder. Bu durumda, saldırı ya tamamlanmış ya da etkisiz hâle getirilmiş olmasına rağmen, mağdur kişi olayın yarattığı psikolojik etki altında savunma davranışını sürdürmektedir.

Öte yandan, savunma hareketi saldırı henüz başlamadan önce ortaya çıkmışsa, bu durumda “meşru savunmada yanılma” hükümleri devreye girer ve olay bu çerçevede değerlendirilir.

  1. Sınırın Aşılma Biçimleri

A. Kasten Sınırın Aşılması

Ceza kanununda, sınırın yalnızca taksirle aşılması hâli, cezada indirim sebebi olarak düzenlenmiştir. Ancak burada önemle vurgulanması gereken nokta, kastın değerlendirilmesinde hareketin başlangıç anına değil, sınırın aşılmasına ilişkin davranışa odaklanılması gerektiğidir. Hukuka uygunluk ya da kusurluluğu ortadan kaldıran bir nedenin koşulları mevcut olsa bile, failin bilinçli şekilde bu sınırı aşarak eylemini gerçekleştirmesi, kast unsurunu doğurur ve bu hâlde fiil kasten işlenmiş sayılır.

Kasten sınırın aşılması durumunda, suçun kanuni tanımında öngörülen ceza aynen uygulanır; ancak şartların varlığı hâlinde haksız tahrik hükümleri doğrultusunda indirim yapılması mümkündür.
Örneğin, “…somut olayda; meşru savunma sınırlarının varlığı kabul edilse de, bu sınırların bilinçli bir şekilde aşıldığı anlaşılmakla, Türk Ceza Kanunu’nun 27/1 ve 27/2. maddelerinde düzenlenen hükümler uygulanamaz. Bunun yerine, aynı kanunun 81, 29, 31/3 ve 62. maddeleri kapsamında değerlendirme yapılmalıdır…” şeklindeki yargı yaklaşımı bu hususu teyit eder niteliktedir.

B. Sınırın Taksirle Aşılması

Türk Ceza Kanunu’nun 27/1. maddesinin uygulanabilirliği, sınırın kasten değil, taksirle aşılmış olmasına bağlıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Hukuka uygunluk nedenine dayanarak hareket eden failin davranışı, genel anlamda kasıt içermektedir. Örneğin, kanuni bir yükümlülüğü yerine getirme ya da rızaya dayalı bir eylem gerçekleştirme amacıyla bilerek ve isteyerek hareket eden bir kişiden söz edilir. Ancak kastın bulunmaması gereken kısım, yalnızca eylemin hukuka uygunluk nedeninin sınırlarını aştığı bölümle ilgilidir.

Fail, kendisini ya da başkasını koruma amacıyla harekete geçtiğinde, savunmanın ölçüsünde gerekli dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür. Bu özen yükümlülüğüne aykırılık, kimi zaman bilinçli bir tercihle (kastla), kimi zaman ise dikkatsizlik ya da tedbirsizlik sonucu (taksirle) gerçekleşebilir. Eğer fail, yaptığı müdahalenin süresi, şiddeti veya kapsamı bakımından durumu kavrayarak ve isteyerek sınırı aşıyorsa, bu kasten sınırın aşılması olarak değerlendirilir. Buna karşılık, savunma niteliğindeki tepki sırasında failin yalnızca dikkatsiz davranması, sonucu öngörememesi ya da öngörse bile istememesi durumunda sınırın taksirle aşıldığı kabul edilir.

Kanun koyucu, sınırın bu şekilde taksirle aşılması ve fiilin taksirli şeklinin ayrıca suç olarak tanımlanmış olması hâlinde, cezada indirim yapılmasını öngörmüştür.

Bununla birlikte, sınırı aşan failin davranışı hem kasttan hem de taksirden uzaksa, yani özen eksikliği de bulunmuyorsa, bu durumda olay “yanılma” kapsamında değerlendirilir ve hukuka uygunluk nedenlerinde yanılmaya ilişkin hükümler devreye girer.

Türk Ceza Kanunu’nun 27/1. maddesi, meşru savunma halleri bakımından da uygulanabilir niteliktedir. Nitekim aynı maddenin ikinci fıkrasında, meşru savunmada sınırın taksirle değil, heyecan, korku ya da panik gibi makul görülebilecek insani duygular sebebiyle aşılması düzenlenmiştir. Hukuka uygunluk nedenlerine dayanarak gerçekleştirilen bir eylemin sınırlarının taksirle aşılması durumunda failin cezai sorumluluğunun doğabilmesi için, öncelikle ilgili suçun taksirli hâlinin kanunda ayrıca tanımlanmış olması gerekir. Aksi takdirde fail hakkında ceza uygulanamaz.

Örneğin, suçüstü hâlinde yakalanan bir kişinin, CMK 91. maddesi uyarınca yol süresi hariç 24 saat içinde hâkim karşısına çıkarılması gerekir. Bu süre zarfında hâkim huzuruna çıkarılmayan kişinin özgürlüğü hukuka aykırı şekilde sınırlandırılmış sayılır ve sorumlu görevliler TCK 109. maddesi uyarınca cezalandırılır. Ancak burada gözaltı süresinin aşılması yalnızca ihmâl veya dikkatsizlik nedeniyle gerçekleşmişse ve ilgili suçun taksirli biçimi kanunda düzenlenmemişse, sorumlu kolluk görevlilerine ceza verilemez.

Diğer yandan, görevini yerine getiren kolluk kuvvetinin karşılaştığı direnç karşısında zor kullanırken sınırı taksirle aşması ve bunun sonucunda mağdurun yaralanması hâlinde, eylemin ilgili suç tipinin taksirli hâli (örneğin TCK 89) yasada tanımlandığından, 27/1. madde çerçevesinde fail hakkında cezada indirime gidilir. Aynı şekilde, kaçan kişiyi yakalamak amacıyla ateş açan kolluk görevlisinin, ilk atışını kişiyi hedef almadan, örneğin havaya yapması beklenirken, yere isabet eden bir merminin sekerek bir kişinin ölümüne neden olması durumunda, taksirle ölüme sebebiyet verme suçu oluşur ve bu fiil bakımından da 27/1. madde uyarınca cezada indirime gidilmelidir.

  1. Sınırın Aşılması Sebebiyle Cezada İndirim Uygulaması

Yasama organı, hukuka uygunluk nedeninin sınırlarının aşılmasını cezasızlık sebebi olarak değil, cezayı hafifletici bir durum olarak değerlendirmiştir. Bu doğrultuda, failin sınırı taksirle aşması hâlinde ve fiilin taksirli şekli ayrıca suç olarak düzenlenmişse, söz konusu suçun cezasında indirime gidileceği öngörülmüştür.

Somut olarak, taksirle sınırın aşıldığı durumlarda; failin eylemi, taksirli suçlar kapsamında ayrıca tanımlanmış ve cezalandırılabilir nitelikteyse, mahkeme tarafından verilecek ceza, ilgili suç için kanunda belirlenmiş cezanın altıda biri ile üçte biri oranında azaltılarak hükme bağlanır.

Meşru Savunmada Sınırın Heyecan, Korku veya Telaş Sebebiyle Aşılması 

Meşru savunma kapsamında sınırın aşılması, kanunda özel olarak ikinci fıkrada düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, meşru savunma koşulları mevcut olduktan sonra, savunma sırasında failin heyecan, korku ya da panik haliyle sınırı aşması durumunda, kişiye ceza verilmez. Ancak bu fıkranın uygulanabilmesi için ilk koşul, somut olayda meşru savunmanın yasal şartlarının oluşmuş olmasıdır. Ardından, sınırın ölçüsüz biçimde aşılması, failin duygusal tepkilerinden kaynaklanmalıdır.

Bu hüküm, failin eylemini hukuka uygun hâle getirmemektedir; eylem hâlâ hukuka aykırı niteliktedir. Ancak failin bu duygusal durum sebebiyle kusur yeteneğinin ortadan kalktığı kabul edilerek cezai sorumluluğu kaldırılır. Bu bağlamda, CMK 223/3-c maddesi uyarınca “kusur bulunmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına” dair karar verilir.

Buna karşılık, failin savunma sınırını korku değil de düşmanlık veya öç alma saikiyle aşması durumunda, hareket kasten işlenen suç sayılır ve bu hâlde tahrik hükümleri gündeme gelir. Öte yandan, sınırın aşılması bir yanılma durumundan kaynaklanıyorsa, bu defa 27/2. madde değil, TCK 30. maddesi olan “hukuki hata” hükümleri uygulanacaktır.

Şayet olayın koşulları değerlendirildiğinde failin savunma eyleminin sınırı aşmadığı, meşru müdafaa sınırları içerisinde kaldığı sonucuna varılırsa, eylem hukuka uygun sayılır ve bu durumda CMK 223/2-d maddesi uyarınca beraat kararı verilmelidir.

İkinci fıkranın uygulanabilmesi için, meşru savunmada sınırın taksirle aşılması şartı aranmaz. Bunun yerine, sınırın aşılmasının “mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan kaynaklanmış” olması gereklidir. Bu şartın somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğini doğru biçimde değerlendirebilmek için, olayın meydana geldiği yer ve zaman, tarafların kullandığı araçlar, saldırıda bulunan ya da savunma yapan kişilerin bireysel özellikleri gibi pek çok somut unsur dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede, failin içinde bulunduğu psikolojik durumun, olayın tüm şartları gözetilerek takdir edilmesi gerekir.

Yargıtay içtihatlarında da bu yönde bir yaklaşım benimsenmekte; öncelikle meşru müdafaa hükümlerinin uygulanabilirliğinin incelenmesi gerektiği vurgulanmakta, ardından failin olay anındaki duygusal durumu göz önüne alınarak, savunma sınırının aşılmış olup olmadığının bu psikolojik durum çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmektedir.

III. Kolluğun Görev Nedeniyle Sınırı Aşması

Kamu düzeninin sağlanmasından sorumlu kolluk kuvvetleri, görevlerini ifa ederken çeşitli hukuka uygunluk nedenlerine dayanarak hareket edebilirler. Özellikle kanuni bir yetkiyi ya da yetkili merciin emrini yerine getirme sırasında zor kullanma durumlarında, kolluğun yasal sınırları aşması söz konusu olabilir. Bu gibi durumlarda, öncelikle sınırın kastla mı yoksa taksirle mi aşıldığının tespiti önem taşır. Şayet failin eylemi kasten gerçekleştirdiği anlaşılırsa, bu durumda ilgili kişi kasıtlı suçtan sorumlu tutulur.

Örneğin, kaçan bir şahsı etkisiz hâle getirmek amacıyla onun hayati olmayan bir bölgesine ateş açan görevlinin, isabetin hayati bir bölgeye gelmesi sonucunda şahsın yaşamını yitirmesi hâlinde, failin eylemi “olası kastla öldürme” olarak değerlendirilir. Zira, yakalanması hedeflenen kişiye karşı orantılı güç kullanılmalı ve mümkünse sağ olarak ele geçirilmesi sağlanmalıdır. Buna rağmen doğrudan hayati bölgeye nişan alarak ateş edilmesi, sınırın bilinçli şekilde aşıldığını gösterir ve doğrudan kastla öldürme suçunun oluşmasına neden olur.

Buna karşılık, kaçmakta olan şüpheliyi durdurma amacıyla yapılan ve doğrudan hedef almayan bir atışın, tamamen rastlantı sonucu isabet etmesi ve olayda failin herhangi bir özensiz davranışı bulunmaması hâlinde, ilgili eylem “kanun hükmünü yerine getirme” kapsamında değerlendirilmeli ve hukuka uygunluk nedeni oluştuğu kabul edilmelidir.

Diğer yandan, görev sırasında kolluk personelinin kastı bulunmasa da, gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle taksirli sorumluluğu doğabilir. Örneğin, kaçan bir kişiyi korkutmak amacıyla yere ve yakınına ateş eden görevlinin, sekerek hedefe ulaşan mermisi nedeniyle kişiyi yaralaması ya da öldürmesi durumunda, fail 27/1. madde uyarınca taksirle işlenen suçtan cezalandırılacaktır.

Kolluk görevlileri zaman zaman meşru müdafaa kapsamında da hareket edebilir. Kendisini ya da üçüncü kişileri hukuka aykırı bir saldırıdan korumak adına meşru savunma hakkını kullanan görevli, sınırı heyecan, korku veya telaş gibi makul insani tepkiler sonucu aştığında, bu durum TCK’nın 27/2. maddesi kapsamında değerlendirilir ve ceza verilmez.

YARGITAY KARARLARI 

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2022/14-510 K. 2024/368 T. 20.11.2024 • ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARI SUÇU ( Suç Tarihinde 14 Yaş 5 Aylık Olan Mağdurenin Duruşmada Beyanının Alınması Sırasında Hazır Bulunan Sosyal Hizmet Uzmanının Mağdurenin Genel Görünüm ve Hareketlerinin Yaşı ve Cinsiyetiyle Uyumlu Olduğunu Açıkça İfade Etmesi Suç Tarihinden Yaklaşık 2,5 Yıl Sonra Bölge Adliye Mahkemesince Yapılan Gözlemde Mağdurenin 16-17 Yaşlarında Gözüktüğünün Fiziksel Görüntüsünün Nüfusa Kayıtlı Olduğu Yaşına Uygun Bulunduğunun Bildirilmesi Nazara Alındığında Sanık Hakkında Hata Hâlinin Uygulanma Şartlarının Oluşmadığının Kabulü Gerektiği ) • HATA HÜKÜMLERİ ( Kollukta Birlikte Oldukları Zaman Diliminde Sanıkla Aralarında Yaşına İlişkin Konuşma Geçmediğini İfade Eden ve Yerel Mahkemede Bu Hususta Beyanda Bulunmayan Mağdurenin İstinaf Mahkemesinde Tanıştıkları Sırada Kendisine Yaşını Soran Sanığa 17 Yaşında Olduğunu Söyleyerek Cevap Verdiğine Dair Anlatımının Sanığı Cezadan Kurtarmaya Yönelik Olduğunun Değerlendirilmesi Sonucu Sanık Hakkında TCK’nın 30. Maddesinde Düzenlenmiş Olan Hata Hâlinin Uygulanma Şartlarının Oluşmadığının Kabulü Gerektiği ) • YAŞIN KÜÇÜK OLDUĞUNUN BİLİNMEMESİ SAVUNMASI ( Mağdurenin Kayıp Olduğu Eniştesi Tarafından Kendisine Bildirilmesine Rağmen Sanığın Mağdureyle Birlikte Olduklarını Açıklamaması Suç Tarihinde Mağdureden 14 Yaş Büyük ve Evli Olan Sanığın Mağdure ile Birlikte Geçirdiği Süre Nazara Alındığında Mağdurenin Yaşının Küçük Olduğunu Bilmediği Yönündeki Savunmasının Genel Hayat Tecrübeleriyle Bağdaşmaması Birlikte Değerlendirildiğinde Sanık Hakkında Hata Hâlinin Uygulanma Şartlarının Oluşmadığının Kabulü Gerektiğinden İstinaf Mahkemesinin Direnme Kararının İsabetli Olduğu )

YARGITAY 1. CD. E. 2024/2481 K. 2024/8636 T. 18.12.2024 • KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNA TEŞEBBÜS ( Alacak Verecek Meselesi Nedeniyle Tartışmaya Başlayan İle Maktulü Gören Sanığın Hareket Halinde ve Arbede Yaşamakta Olanın Elinde Silah Bulunması Nedeniyle Kolunu Hedeflediği ve Kolundan Vurduğu Silahında Atıma Hazır Halde Bir Mermi Daha Bulunduğu da Gözetildiğinde Sanığın Öldürmeyi Kastettiğine Dair Mahkumiyetine Yeterli Delil Bulunmadığı Kasten Yaralama Suçundan Asgari Oranda Haksız Tahrik Hükümlerinin Uygulanması İle Cezalandırılması Gerektiği ) • MEŞRU SAVUNMADA SINIRIN AŞILMASI ( Sanığın Yaşam Hakkına Yönelik Gerçekleşmekte Olan Haksız Saldırı Devam Ederken Kendini Korumak Kastıyla Mazur Görülebilecek Bir Heyecan Korku ve Telaş Nedeniyle Meşru Savunmada Sınırın Aşıldığı Anlaşıldığından Sanık Hakkında 5237 SK 27/2. Maddesi Uyarınca Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Karar Verilmesi Yerine Haksız Tahrik Altında Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçundan Cezalandırılmasına Karar Verilmesinin Hukuka Aykırı Bulunduğu )

YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ E. 2023/2149 K. 2025/872 T. 10.2.2025 • KASTEN YARALAMA NETİCESİNDE ÖLÜME NEDEN OLMA SUÇU ( Savunmada Zorunluluk Bulunsa da Savunmanın Saldırı İle Orantılı ve Saldırıyı Defedecek Ölçüde Olması Gerektiği ) • CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA KARAR VERİLMESİ ( Kolluk Kuvvetlerini Aradıktan Sonra Evin Dışında İlgili Birimlerin Gelmesini Beklemeyen Sanıkların Her İkisinin Birlikte Maktulü Darp Etmelerinin ve Kuvvetli Darbesinin Ölçülülüğü Aştığı Ancak Bu Sınır Aşımının İçinde Bulunduğu Mazur Görülebilecek Korku Heyecan ve Telaştan Meydana Geldiğinin Kabul Edilmesi Gereği ) • MEŞRU SAVUNMADA SINIRIN AŞILMASI ( Kasten Yaralama Neticesinde Ölüme Neden Olma Suçu – Sanıklar Hakkında 5237 SK 27/2. Maddesinin Uygulama Koşullarının Oluştuğu ve Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Karar Verilmesi Yerine Oluşa Uygun Düşmeyen Yanılgılı Değerlendirme Sonucu Sanıkların Mahkumiyetlerine Karar Verilmesinin Hukuka Aykırılığı )

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2021/1-388 K. 2024/4 T. 17.1.2024 • OLASI KASTLA NİTELİKLİ ÖLDÜRME SUÇU ( Polis Memuru Sanığın Olay Gecesi Göreve Çağrıldığı Ölenin İçerisinde Olduğu Grubun Uyarılara Rağmen Taş ve Benzeri Cisimleri Aralarında Sanığın da Yer Aldığı Görevli Polislerin Bulunduğu Yöne Savurdukları Bu Taşlı Sopalı Saldırıların Başkalarının Mal ve Can Güvenliğini Tehlikeye Düşürmesi Nedeniyle Polis Memuru Sanığın Tabancasını Çıkararak Havaya Uyarı Atışları Yaparken Koşu Hâlinde Bir Anlığına Elini Dik Tutamaması Sonucu Yaptığı Atışlardan Birinin Ölenin de İçinde Bulunduğu Grubun İstikametine Doğru Yapıldığı – Sanığın Bilinçli Taksirle Hareket Ettiği ) • BİLİRNÇLİ TAKSİR ( Öleni Tanımayan Sanığın Kasten Öldürme veya Kasten Yaralama Suçunu İşlemek Maksadıyla Ateş Ettiğine İlişkin Şüpheden Uzak Somut Delil Bulunmadığı – Olayın Meydana Geldiği Zaman Dilimi Şehir Merkezine Yayılmış Olan Saldırı ve Mala Zarar Verme Olaylarının Boyutu Değerlendirildiğinde 17 Yılık Polis Memuru Olan ve Silah Kullanma Konusunda Yeterli Eğitim Almış Sanığın Ceza Sorumluluğunu Kaldıran Nedenlerde Sınırı Kast Olmaksızın Aştığı/Sanığın Silah Kullanımındaki Dikkatsizliği Nedeniyle Öngördüğü Ancak İstemediği Ölüm Neticesine Bilinçli Taksirle Yol Açtığının Kabulü Gerektiği ) • POLİS MEMURUNUN SİLAH KULLANIMINDA DİKKATSİZLİĞİ ( Olayın Meydana Geldiği Zaman Dilimi Şehir Merkezine Yayılmış Olan Saldırı ve Mala Zarar Verme Olaylarının Boyutu Değerlendirildiğinde 17 Yılık Polis Memuru Olan Ve Silah Kullanma Konusunda Yeterli Eğitim Almış Sanığın Ceza Sorumluluğunu Kaldıran Nedenlerde Sınırı Kast Olmaksızın Aştığı – Hükmün Sanığın Eyleminin Bilinçli Taksirle Bir Kişinin Ölümüne Neden Olma Suçunu Oluşturduğunun Gözetilmemesi İsabetsizliğinden Bozulması Gerektiği )

YARGITAY 1. CD. E. 2022/10183 K. 2023/7453 T. 4.12.2023 • KASTEN ÖLDÜRME SUÇU ( Sanığın Tanığı Vurmak İstediği Hâlde Tanığa Benzettiği Maktulü Sırtına Ateş Ederek Vurduğu Suçun İşlenmesi Sırasında Şahsa İlişkin Düştüğü Hatanın Kaçınılmaz Olmaması Nedeniyle Hata Hükümlerinin Uygulanamayacağı Maktulden Sanığa Yönelik Saldırı veya Haksız Bir Davranış Bulunmadığı Dikkate Alınarak Sanık Lehine 5237 SK Md. 27 Uyarınca Meşru Savunmada Sınırın Aşılması ve 29. Md.nin 1. Fıkrası Uyarınca Haksız Tahrik Hükümlerinin Uygulanmamasında İsabetsizlik Görülmediği ) • TAKDİRİ İNDİRİM ( Kasten Öldürme Suçu – Mahkemece 5237 S. Kanunun 62. Md.sinin 1. Fıkrası Uyarınca Takdiri İndirim Sebebi Uygulanmasına Karar Verilmesinin Usul ve Yasaya Uygun Olduğu ) • AZMETTİRME ( İddianamede Sanığın 5237 SK Md. 38 Gereğince Cezalandırılmasının İstendiği Dikkate Alındığında Azmettirmeden Hüküm Kurulurken Ek Savunma Verilmemesinde İsabetsizlik Bulunmadığı ve Sanığın Savunma Hakkının İhlal Edilmediği/Sanığın Aşamalardaki Anlatımları İle Sanıklar Arasındaki Mesajlaşmaların İçeriğine Göre Sanığın Kendisini Aldatan Eşi Sanığı Kendisini Aldattığı Tanığı Öldürmeye Azmettirdiğine İlişkin Delil Bulunmadığından Azmettirmeden Mahkûmiyetine Karar Verilmesinin Hukuka Aykırı Bulunduğu ) • KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNA YARDIM ETME ( Sanığa Suçtan Önce Av Tüfeği Kullanmayı Öğretip Olay Günü Tüfeği Doldurmasına Yardım Eden Sanığın Daha Önce Verdiği Suç Kararını Söz ve Davranışlarıyla Takviye Ederek Kuvvetlendiren ve Azmettirme Fiilini İşlediğine Dair Yeterli Delil Elde Edilemeyen Sanığın Eyleminin Bu Hâli İle 5237 Sayılı Kanunun 39. Md.sinin 2. Fıkrası Kapsamında Kaldığı Anlaşıldığından Sanığın Kasten Öldürme Suçuna Yardım Etmeden Cezalandırılmasına Karar Verilmesi Gerektiği )

YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ E. 2023/2994 K. 2023/4801 T. 6.7.2023 • KASTEN ÖLDÜRME SUÇU ( Sanığın Eyleminin 5237 SK Md.24/1 Kapsamında Kanun Hükmünün İcrası Sırasında Meydana Geldiği Ancak Bu Eylemde 5237 SK Md.27/1 Kapsamında “Kanunun Çizdiği Sınırın Kast Olmaksızın Aşıldığı” Anlaşıldığından Sanığın Eylemine Uyan 5237 SK Md.85/1 ve Md.27/1 Uyarınca “Taksirle Bir Kişinin Ölümüne Neden Olma” Suçundan Cezalandırılması Gerektiği ) • SANIĞIN SINIR HATTINDA ASKER OLARAK GÖREV YAPMASI ( Nedeniyle Kanunların Kendisine Tanıdığı Silah Kullanma Yetkisini Kullanarak 1. Derecede Askeri Yasak Bölge İçerisinde Sınır Hattından Yasa Dışı Geçmeye Çalışan Maktulü Durdurmak Amacıyla Sözlü ve Silahla Yapılan Uyarılara Rağmen Durmayan Maktüle Yönelik Yine Durmasını ve Yakalanmasını Sağlamak İçin Hukuka Uygun Şekilde Yere Doğru Bir Kez Ateş Ettiği Merminin Maktulün Sırt Bölgesine İsabet Ettiği Dikkat Yükümlülüğüne Aykırılıkla Maktulün Ölümüne Neden Olduğu Olayda Sanığın 5237 SK Md.85/1 ve Md.27/1 Uyarınca Cezalandırılması Gerektiği ) • TAKSİRLE ÖLÜME NEDEN OLMA ( Asker Sanığın 350 m Mesafeden Meyilli Arazide Dik Yamaçta Bulunan Maktule Aşağıdan Yukarı Ateş Edilen Ortamın Fiziki Hâl ve Şartları ile Olay Tarihinde 20 Yaşında Olup Henüz 9 Fiziki Hâl ve Şartları ile Henüz 9 Gün Önce Sınır Hattında Görev Yapmaya Başlamasından Kaynaklanan Sanığın Acemiliğinin Etkisi ile Hedefin Tam Olarak Ayarlanamaması Nedeniyle Merminin Maktulün Sırt Bölgesine İsabet Ettiği Dikkat ve Özen Yükümlülüğüne Aykırılık Dolayısıyla Maktulün Ölümüne Neden Olduğu Olayda Taksirle Ölüme Sebep Olma Suçundan Cezalandırılması Gerektiği )

Av. İLTAN EKMEKÇİOĞLU

Menü