ÇOCUKLARA ÖZGÜ GÜVENLİK TEDBİRLERİ (TCK 56)

Madde metni: (1) Çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin neler olduğu ve ne suretle uygulanacakları ilgili kanunda gösterilir.

 

5237 sayılı TCK 6/1-b maddesi uyarınca, “çocuk” kavramı, henüz on sekiz yaşını doldurmamış bireyleri ifade eder. TCK’da, evlenme ya da mahkeme kararıyla ergin hâle gelen bireyler dahi, on sekiz yaşına doldurmadıkları sürece çocuk sayılmaktadır. Benzer bir yaklaşım, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda da benimsenmiş; çocuk, ergin olsa dahi on sekiz yaşından küçük birey olarak tanımlanmıştır.

Ceza Hukuku’nda güvenlik tedbirleri, TCK 53 ve devamı maddelerinde hüküm altına alınmıştır. 53. maddede, belli haklardan yoksun bırakılma bir güvenlik tedbiri olarak öngörülmüş; ancak aynı maddenin dördüncü fıkrasında, suçu işlediği sırada on sekiz yaşını tamamlamamış kişiler bakımından bu yaptırımın uygulanmayacağı açıkça belirtilmiştir. Öte yandan, 54 ve 55. maddelerde düzenlenen eşya ve kazanç müsaderesi, suçun işlenmesiyle doğrudan bağlantılı olup, failin mahkûm edilip edilmediğine bakılmaksızın uygulanabilmektedir. Suç kim tarafından işlenirse işlensin, cezai sorumluluğu kaldıran veya azaltan sebepler mevcut olsa dahi müsadere mümkün olabilmektedir.

TCK 57. maddesi ise, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine ilişkindir. Bu hüküm, 5395 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde, akıl hastalığı bulunan çocuklar hakkında çocuklara özgü tedbirlerin uygulanacağı sonucuna varılabilir. Ayrıca, 58. maddede suçta tekerrür ve tehlikeli suçluluk düzenlenmiş olup, aynı maddenin beşinci fıkrası gereği, on sekiz yaşını doldurmamış failler hakkında tekerrür hükümleri uygulanmamaktadır. Nihayet, 59. maddede yabancıların sınır dışı edilmesi güvenlik tedbiri olarak öngörülmüş ve bu hükmün sadece yabancı uyruklu bireyler için geçerli olacağı belirtilmiştir.

Çocuklar bakımından güvenlik tedbiri olarak yalnızca müsadere uygulanabilmektedir. TCK’nın 56. maddesinde, çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin niteliği ve uygulanma biçiminin ayrıca bir özel kanunla düzenleneceğini öngörmüştür.

5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, çocukları “korunma ihtiyacı olan çocuk” ve “suça sürüklenen çocuk” olmak üzere iki ana kategoride ele almaktadır. Kanun’un 3. maddesi uyarınca, korunma ihtiyacındaki çocuk; bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ya da duygusal gelişimi tehlikeye düşmüş, ihmal ya da istismara uğramış veya suçtan zarar görmüş çocuk olarak tanımlanır. Buna karşılık, suça sürüklenen çocuk ise, hakkında ceza kanunlarında tanımlı bir fiili işlediği iddiasıyla soruşturma veya kovuşturma yürütülen ya da bu fiil sebebiyle güvenlik tedbirine tabi tutulan çocukları ifade eder.

Ceza sorumluluğu bulunan çocuklar için yalnızca ceza hükümleri öngörülürken; bazı özel durumlarda çocuklar hakkında ceza verilmesi mümkün olmasa bile güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerekli görülebilmektedir.Bu kapsamda, TCK’nın 31. maddesinin birinci fıkrasında düzenlendiği üzere, suça konu fiili işlediği sırada henüz on iki yaşını tamamlamamış olan çocukların ceza sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu çocuklara karşı ceza kovuşturması yapılamaz; ancak çocuklara özgü güvenlik tedbirleri devreye girebilir. Aynı maddenin ikinci fıkrası ise, fiili işlediği esnada on iki yaşını doldurmuş fakat on beş yaşını henüz geçmemiş olan çocukların, eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayamaması ya da davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması durumunda da ceza sorumluluğunun doğmayacağını, fakat yine de çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceğini hükme bağlamaktadır.

Her iki düzenleme de, belirli yaş grubundaki çocuklar bakımından cezai sorumluluğun istisna teşkil ettiği hâllerde dahi, kamu güvenliğini ve çocuğun korunmasını önceleyen tedbirlerin alınabileceğine işaret etmektedir.

  1. Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanma Şartları

A- Suç Oluşturan Bir Fiilin Mevcudiyeti Gerekir

ön koşul, çocuğun ceza kanunlarında tanımlanmış bir fiili işlemiş olmasıdır. Suç oluşturmayan bir davranış nedeniyle hiçbir bireye, dolayısıyla bir çocuğa da güvenlik tedbiri uygulanamaz; İşlenen fiilin suç niteliği taşıması yeterlidir; bu fiilin kastla ya da taksirle işlenmiş olması arasında bir fark gözetilmemiştir. Nitekim, TCK 56  ile 5395 sayılı Çkk 3. ve 5. maddelerinde, suçun manevi unsuruna ilişkin bir ayrıma yer verilmemiştir. Bu itibarla, hem kasıtlı hem de taksirli suçlar bakımından çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanması mümkündür.

B- Kanuni Düzenleme ile Açıkça Öngörülmüş Olmalıdır

Ceza hukukunun temel prensiplerinden biri olan “kanunilik” ilkesi gereğince, çocuk hakkında güvenlik tedbiri uygulanabilmesi için bu durumun açıkça yasa ile öngörülmüş olması gerekir.

Çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı hâller, başta TCK’nın 31. ve 33. maddelerinde, ayrıca 5395 sayılı Kanun’un 12. maddesinde hüküm altına alınmıştır.

TCK 31/1 , fiil işlendiği sırada on iki yaşını tamamlamamış çocukların cezai sorumluluğunun bulunmadığını hükme bağlamaktadır. Bu yaş grubundaki çocuklar hakkında ceza davası açılamaz; açılmışsa da ceza verilmesine yer olmadığına veya kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Ancak, bu durum çocuğun tamamen yaptırımsız kalacağı anlamına gelmez. Aynı fıkra gereğince, bu çocuklar hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir. Bu tedbirlere hükmedilip hükmedilmeyeceği ve tedbirin süresi, hâkimin takdirine bağlıdır.

TCK’nın aynı maddesinin ikinci fıkrası ise, on iki yaşını doldurmuş fakat on beş yaşını henüz tamamlamamış çocuklara ilişkin özel bir düzenleme içermektedir. Bu yaş grubundaki çocukların cezai sorumluluğu, işlenen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayıp kavrayamadıkları ile davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin yeterliliğine bağlıdır. Bu değerlendirme, uzman hekim görüşüyle yapılır. Çocuğun bu fiilin anlam ve sonuçlarını algılayabildiği ve davranışlarını yönlendirme kabiliyetine sahip olduğu tespit edilirse, hakkında ceza davası açılması mümkündür. Buna karşın, bilirkişi raporları çocuğun bu yeterliliklere sahip olmadığını ortaya koyuyorsa, bu durumda da ceza verilmesine yer olmadığına veya kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir ve güvenlik tedbirleri devreye girer.

Bu ikinci durumda, güvenlik tedbirinin hâkimin takdirine bırakılmamış olmasıdır. 12-15 yaş aralığındaki failler hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmesini zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda hâkim, tedbirin uygulanıp uygulanmayacağına değil, sadece tedbirin türü ve kapsamına ilişkin karar verir.

TCK 33, sağır ve dilsiz çocuk faillerin cezai sorumluluğuna ilişkin özel bir düzenleme içermektedir. Buna göre, suça konu fiilin işlendiği tarihte henüz on beş yaşını doldurmamış sağır ve dilsiz çocuklar hakkında, TCK 31 . maddesinin birinci fıkrası—yani 0-12 yaş grubuna ilişkin hüküm—uygulanır. Diğer yandan, fiil tarihinde on beş yaşını tamamlamış ancak on sekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsiz çocuklar açısından ise, aynı maddenin ikinci fıkrası—12-15 yaş grubuna yönelik düzenleme—geçerli olacaktır.

Bu doğrultuda, sağır ve dilsiz bir çocuk eğer on beş yaşının altında ise, herhangi bir cezai sorumluluğu bulunmadığından kendisi hakkında yalnızca çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir. Şayet çocuk 15-18 yaş aralığındaysa, bu kez ceza sorumluluğunun varlığı, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayıp kavrayamadığı ile davranışlarını yönlendirme yeteneğine göre belirlenir. Bu yeterliliklerin mevcut olmaması hâlinde, ceza sorumluluğu doğmayacak; ancak çocuk hakkında güvenlik tedbirlerinin uygulanması zorunlu olacaktır. Bu durumda hâkimin takdir yetkisi bulunmaz.

Ayrıca, 5395 sayılı ÇKK 12, akıl hastalığı bulunan çocuklara ilişkin güvenlik tedbirlerini açıkça düzenlemiştir. Söz konusu hükme göre, suça sürüklenen bir çocuğun aynı zamanda akıl hastası olması durumunda ve bu çocuk TCK’nın 31. maddesinin birinci veya ikinci fıkrası kapsamında yer alıyorsa, çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanması gerekir. Bu hüküm, TCK 57 ile birlikte değerlendirildiğinde, akıl hastalığı taşıyan ve on sekiz yaşını henüz doldurmamış çocuklar açısından da çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin devreye gireceğini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak, yukarıda sayılan özel durumlar dışında, çocuklar hakkında güvenlik tedbiri uygulanabilmesi hukuken mümkün değildir. Güvenlik tedbirleri ancak kanunda açıkça öngörülen ve sınırlı sayıda belirtilen hâllerde gündeme gelebilir.

2.  Çocuklara Uygulanabilecek Güvenlik Tedbirleri

5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda güvenlik tedbirleri doğrudan tanımlanmamış olmakla birlikte, ÇKK 11. maddesi bu konuya dolaylı bir açıklık getirmektedir. “Bu Kanunda düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu bulunmayan çocuklar açısından çocuklara özgü güvenlik tedbirleri olarak değerlendirilir” hükmü yer almaktadır. Bu bağlamda, Çocuk Koruma Kanunu’nda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler, ceza sorumluluğuna sahip olmayan suça sürüklenen çocuklar için Türk Ceza Kanunu anlamında bir güvenlik tedbiri niteliği kazanır.

Dolayısıyla bu hükmün uygulanabilmesi için iki temel şart gereklidir: çocuğun suça sürüklenmiş olması ve aynı zamanda cezai sorumluluğunun bulunmaması. Diğer bir ifadeyle, ceza ehliyeti olmayan bir çocuk hakkında ÇKK kapsamında yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler, güvenlik tedbiri olarak değerlendirilecektir. Buna karşılık, suça sürüklenen çocuğun ceza sorumluluğu mevcutsa, bu durumda TCK’daki cezai yaptırımların uygulanması esastır; koruyucu ve destekleyici tedbirler artık güvenlik tedbiri niteliği taşımaz.

Çocuk Koruma Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler, Cezai sorumluluğu bulunmayan suça sürüklenen çocuklar hakkında güvenlik tedbiri olarak da değerlendirilerek şu şekilde sınıflandırılmıştır:

a) Danışmanlık Tedbiri: Bu tedbir, çocuğun eğitimi ve psikososyal gelişimiyle ilgili sorunların çözümünde rehberlik sağlamak amacıyla, hem çocuğun kendisine hem de bakımından sorumlu kişilere yol gösterici destek sunmayı hedefler. Ebeveynler çocuk yetiştirme konusunda bilinçlendirilirken, çocuklar da karşılaştıkları bireysel zorluklar karşısında yönlendirilir.

b) Eğitim Tedbiri: Çocuğun eğitim sistemine dâhil edilmesi ya da meslek edinmesine yönelik olarak belirli kurum ve kuruluşlara yönlendirilmesini içerir. Bu kapsamda çocuk, gündüzlü veya yatılı bir eğitim kurumuna devam edebilir; iş ya da sanat öğrenimi için ilgili kurslara katılabilir ya da kamu veya özel sektöre ait uygun iş yerlerine yerleştirilebilir.

c) Bakım Tedbiri: Çocuğun bakım yükümlülüğünü taşıyan kişinin bu sorumluluğunu yerine getiremediği durumlarda devreye girer. Bu tür hâllerde çocuk, resmî ya da özel bakım kuruluşlarına, yurtlara veya koruyucu aile hizmetlerine yönlendirilerek uygun bir bakım ortamı sağlanır.

d) Sağlık Tedbiri: Çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ile gerekli tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinin yürütülmesini kapsar. Ayrıca, madde bağımlılığı gibi özel müdahale gerektiren durumlarda da çocuğa yönelik gerekli tıbbî tedbirler bu başlık altında alınır.

e) Barınma Tedbiri: Yaşamsal tehlike altında bulunan hamile kadınlar ile barınma yeri bulunmayan çocuklu bireyler için güvenli bir yaşam alanı oluşturmayı amaçlar. Bu kapsamda geçici ya da sürekli barınma olanakları sağlanır.

Çocuğun tehlike altında olmadığının tespit edilmesi veya mevcut tehlikenin, velisi, vasisi ya da bakım ve gözetiminden sorumlu kişi desteklenerek ortadan kaldırılabileceğinin anlaşılması hâlinde, çocuk ailesine teslim edilir. Bununla birlikte, teslim süreci çocuğun korunma ihtiyacını ortadan kaldırmaz; zira teslim işlemiyle eş zamanlı olarak, Kanun’un 11. maddesinde öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirlerden birinin uygulanmasına da karar verilebilir.

f)Danışmanlık Tedbiri: Çocuğun bakımından sorumlu kişilere—çoğunlukla ebeveynlere—çocuğun sağlıklı gelişimini destekleyecek biçimde rehberlik sunulması amaçlanır. Aynı zamanda çocuklara da, eğitim süreçlerinde başarı sağlamaları ve kişisel gelişimlerine dair sorunları çözebilmeleri için yön gösterilir. Bu tedbir, 5395 sayılı Kanun’un 45. maddesi gereğince Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (önceki adıyla SHÇEK) ve yerel yönetimlerce yerine getirilir.

g) Eğitim Tedbiri: Bu tedbir, çocuğun örgün veya yaygın eğitim sistemine kazandırılmasını, bir meslek ya da sanat edinmesine olanak tanınmasını ve gerekirse kamu veya özel sektörde iş tecrübesi edinmesini öngörür. Eğitim tedbiri de yine Kanun’un 45. maddesi kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülür. Uygulama esasları, anılan Yönetmelik’in 13. maddesinde yer almaktadır.

ğ) Bakım Tedbiri: Aile ortamında bakımın mümkün olmadığı hâllerde uygulanan ve çocuğun yurt, kurum ya da koruyucu aile yanına yerleştirilmesini içeren bir önlemdir. Bu tedbir, çocuğu aile ortamından uzaklaştırması sebebiyle son çare olarak görülmeli; ancak bakım yükümlülüğünü yerine getiremeyen ebeveynler söz konusu olduğunda uygulanmalıdır. Uygulama görevi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ait olup detaylar Yönetmelik’in 14. maddesinde düzenlenmiştir.

h) Sağlık Tedbiri: Fiziksel ya da ruhsal sağlık sorunları bulunan ya da bağımlılık riski taşıyan çocuklara yönelik olarak, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin sağlanmasını amaçlayan bir tedbirdir. Ancak bu tedbir, yalnızca gerekli tıbbi koşullar mevcut olduğunda gündeme gelir. İcra sorumluluğu Sağlık Bakanlığı’na ait olup, Yönetmelik’in 16. maddesinde uygulama usul ve esasları ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

3- Güvenlik Tedbirlerine Karar Verilmesinde Usul

Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, suça sürüklenen çocuğun henüz on iki yaşını doldurmadığını nüfus kayıtları aracılığıyla tespit ettiğinde ya da on iki ile on beş yaş arasında olup, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacak durumda olduğunu veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediğini uzman hekim raporuyla belirlediğinde, yahut failin sağır ve dilsiz ya da akıl hastası olduğunu sağlık raporlarından anladığında, ilgili çocuk hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Ancak bu kararla birlikte, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre yetkili ve görevli mahkemeden güvenlik tedbiri uygulanmasını talep etmek zorundadır. Bu hususta Cumhuriyet savcısının herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. İlgili başvuruda görevli mahkeme, çocuğun suç işlediği yer mahkemesi değil, ikametgahının bulunduğu yer çocuk mahkemesidir.

Uygulamada usul ekonomisi bakımından, Cumhuriyet savcısının bu talebi yapmadan önce çocuk hakkında sosyal inceleme raporu aldırması, daha isabetli ve etkili kararların alınmasını sağlayacaktır.

Mahkeme, ÇKK 13 uyarınca kural olarak duruşma yapmaksızın evrak üzerinden karar verebilir. Ancak gerekli gördüğü takdirde duruşma açma yetkisine sahiptir. Duruşma yapılması hâlinde, çocuk yeterli ayırt etme gücüne sahipse müdafii eşliğinde dinlenir. Tanıklar ve mağdur dinlenebilir, gerektiğinde çocuğun yakınları (anne, baba, vasi, bakım ve gözetim yükümlüsü) ile Sosyal Hizmetler Kurumu temsilcileri de ifadeye çağrılabilir. Sosyal inceleme raporu istenerek, karar bu rapor ışığında verilir.

Bu süreçte mahkeme, çocuğun gerçekten suçu işleyip işlemediğini değerlendirmekle yükümlüdür. Suçun çocuğa isnat edilemeyeceği kanaatine varırsa, tedbir uygulanmasına yer olmadığına hükmeder. Aksi yönde kanaat oluşursa, çocuğa uygun koruyucu ve destekleyici tedbirlere karar verir. Suça konu eylemin ağırlığı ne olursa olsun, çocuğun cezai sorumluluğu yoksa güvenlik tedbiri uygulanabilir. Hâkim, kararında Çocuk Koruma Kanunu’nun 5. maddesinde sayılan tedbir türlerinden hangisine ya da hangilerine hükmettiğini açıkça belirtmelidir. Gerektiğinde birden fazla tedbire aynı anda hükmedilebilir.

Tedbir kararı verilen çocuk hakkında, denetim altına alınmasına da karar verilebilir. Bu durumda Denetimli Serbestlik Müdürlüğü aracılığıyla, çocuğun kişisel ihtiyaçlarına uygun şekilde bir denetim görevlisi atanır. Ancak korunma ihtiyacında olan çocuklar, suç tarihinde on iki yaşını doldurmamış olan çocuklar veya aileye teslim kararı verilen durumlarda denetim sorumluluğu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yerine getirilir.

Koruyucu ve destekleyici tedbirler bir ceza mahiyetinde olmadığından, bu kararlara bağlı olarak yargılama gideri yüklenmez; söz konusu giderler kamu tarafından karşılanır. Mahkemenin verdiği tedbir kararına karşı, ÇKK 14  gereğince itiraz yolu açıktır.

YARGITAY KARARLARI

ANKARA BAM 14. CD. E. 2020/457 K. 2020/474 T. 19.2.2020 • SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUĞUN İŞLEDİĞİ HIRSIZLIK SUÇU ( İlgili Mevzuatta 12 – 15 Yaş Aralığındaki Suça Sürüklenen Çocuk Hakkında Hafif Düzeyde Zeka Rahatsızlığı Sebebiyle Hukuki Anlam ve Sonuçlarını Algılama Kapasitesinin ve Davranışlarını Yönlendirme Yeteneğinin Önemli Derecede Azaldığı Gerekçeleriyle Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar Verilmesi Durumunda Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirlerine Karar Verilemeyeceği – Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirlerine Hükmolunacağı ) • CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞI KARARI ( İlgili Mevzuatta 12 – 15 Yaş Aralığındaki Suça Sürüklenen Çocuk Hakkında Hafif Düzeyde Zeka Rahatsızlığı Sebebiyle Hukuki Anlam ve Sonuçlarını Algılama Kapasitesinin ve Davranışlarını Yönlendirme Yeteneğinin Önemli Derecede Azaldığı Gerekçeleriyle Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar Verilmesi Durumunda Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirlerine Karar Verilemeyeceği – Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirlerine Hükmolunacağı ) • GÜVENLİK TEDBİRİ UYGULANMASI ( Suça Sürüklenen Çocuk Hakkında Yaşı ve Alınan Adli Raporu Birlikte Değerlendirildiğinde Suça Sürüklenen Çocuk Hakkında Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanmasının Hatalı Olduğu ve Bu Durumun Yasaya Aykırılık Teşkil Ettiğinin Anlaşıldığı – Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazının Kabulü Gerektiği )

YARGITAY 4. CD. E. 2021/21267 K. 2021/20404 T. 23.6.2021 • GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME ( Hükümlerden Sonra Yürürlüğe Giren ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6763 Sayılı Kanun’un 34. Maddesiyle Değişik CMK 253/1 Maddesinin Birinci Fıkrasına Eklenen C Bendi Uyarınca Suça Sürüklenen Çocuklar Bakımından Üst Sınırı Üç Yılı Geçmeyen Atılı Suçların Uzlaştırma Kapsamına Alınmış Olması Karşısında Anılan Kanunun 35. Maddesiyle Değişik CMK 254. Maddesi Gereğince Suça Sürüklenen Çocuğun Hukuki Durumunun Yeniden Değerlendirilmesi Zorunluluğu ) • ZİNCİRLEME SUÇ ( Suça Sürüklenen Çocuğun Hakaret ve Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Eylemlerini Kısa Zaman Dilimi İçerisinde ve Aynı Eylemin Devamı Niteliğindeki Sözlerle Birden Fazla Müştekiye Karşı Gerçekleştirdiğinin Anlaşılması Karşısında Suça Sürüklenen Hakkında Belirlenecek Temel Cezaların Sadece TCK 43/2. Maddesi Gereğince Artırılması Gerektiği Gözetilmeden Ayrı Ayrı İkişer Kez Cezalandırılmasına Karar Verilmesinin İsabetsizliği ) • SUÇ TARİHİNDE ON BEŞ YAŞINI DOLDURMUŞ OLUP 18 YAŞINI DOLDURMAMIŞ OLMA ( Hakaret ve Göevi Yaptırmamak İçin Direnme – Suça Sürüklenen Hakkında 5395 Sayılı Kanun 5. Maddesinde Düzenlenen Danışmanlık Tedbirine Hükmedilemeyeceği )

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2017/2-2447 K. 2018/120 T. 7.2.2018 • ÇOCUK KORUMA KANUNU GEREĞİNCE KORUYUCU VE DESTEKLEYİCİ TEDBİR KARARI ALINMASI ( İşlediği İddia Edilen Suçla İlgili Olarak 12 Yaşından Küçük Olması Sebebiyle TCK. 31/1. Maddesi Gereğince “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” Dair Karar Verilen Çocuk Hakkında Tedbir Talebi Hakkında Görevli Mahkemenin Çocuk Mahkemeleri Çocuk Mahkemelerinin Bulunmadığı Yerlerde Aile Mahkemeleri Aile Mahkemeleri Kurulu Bulunmayan Yerler Bakımından Asliye Hukuk Mahkemeleri Olacağı ) • GÖREVLİ MAHKEME ( 12 Yaşından Küçük Çocuk Hakkında 5395 S.K. 5. ve 11. İle 5237 S.K. 31. Maddeleri Gereğince Güvenlik Tedbirlerine Hükmolunması Talebi – Çocuk Mahkemeleri Çocuk Mahkemelerinin Bulunmadığı Yerlerde Aile Mahkemeleri Aile Mahkemeleri Kurulu Bulunmayan Yerler Bakımından Asliye Hukuk Mahkemelerinin Görevli Olacağı ) • 12 YAŞINDAN KÜÇÜK HAKKINDA TEDBİR KARARI VERİLMESİNDE GÖREV ( 5395 S.K. 5. ve 11. İle 5237 S.K. 31. Maddeleri Gereğince Güvenlik Tedbirlerine Hükmolunması Talebi – Çocuk Mahkemeleri Çocuk Mahkemelerinin Bulunmadığı Yerlerde Aile Mahkemeleri Aile Mahkemeleri Kurulu Bulunmayan Yerler Bakımından Asliye Hukuk Mahkemelerinin Görevli Olacağı/Mahkemenin 5395 S. K.’da Öngörülen Tedbirleri Alma Görevinin Ceza Mahkemelerine Ait Olduğu Gerekçesi İle Önceki Kararda Direnmesinin Usul ve Yasaya Aykırılığı )

 

YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ E. 2014/30657 K. 2017/5614 T. 4.7.2017 • KAÇAKÇILIK SUÇU ( Sanık Hakkında Hem Adli Para Cezası Hem de Hapis Cezası Verildiği ve Adli Para Cezası İçin Tekerrür Hükümleri Uygulanamayacağı Halde Tekerrür Hükümleri Uygulanmasına Karar Verilirken Ayrım Yapmaksızın Sanığın Cezasının Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimine Göre Çektirilmesine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu ) • TEMEL CEZANIN TAYİNİ ( Daha Çok Miktarda Kaçakçılık Yapanlarla Daha Az Miktarda Kaçakçılık Yapanlar Arasında Hakkaniyete Uygun Adil Bir Ceza Tayin Edebilmek Bakımından On Bir Adet Cep Telefonu Kaçakçılığı Yapan Sanığın Cezasının Dosya İçeriğine Uygun Düşmeyen Gerekçeyle Üst Sınırdan Ceza Tayininin Hatalı Olduğu ) • HAK YOKSUNLUĞU ( Sanığın Kendi Altsoyu Üzerindeki Velayet Hakları İle Vesayet veya Kayyımlığa Ait Bir Hizmette Bulunmaktan Koşullu Salıverilmesine Altsoyu Dışında Kalanlarla İlgili Bu Hak ve Yetkilerden İse Cezanın İnfazı Tamamlanıncaya Kadar Yoksun Bırakılmasına Karar Verilmesi Gerektiği – Kaçakçılık Suçu ) • TEKERRÜR ( Sanığın Birden Fazla Tekerrüre Esas Alınabilecek Sabıkasının Bulunması Halinde Bunlardan En Ağırının Esas Alınmasının Gerektiği – Bu Bağlamda Hırsızlık Suçundan Hükmolunan Hapis Cezasına Dair Hükümlülüğün Tekerrüre Esas Alınması Gerektiği )

YARGITAY 6. CD. E. 2006/10627 K. 2010/733 T. 27.1.2010 • CEZA SORUMLULUĞU BULUNAN SANIK ( 15-18 Yaş Grubunda – Hırsızlık Suçundan Mahkumiyet Kararı Verilip Ayrıca Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirlerine Hükmedilemeyeceği ) • ONBEŞ ONSEKİZ YAŞ GRUBUNDAKİ SANIK ( Hırsızlık Suçundan Mahkumiyet Kararı Verilip Ayrıca Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirlerine Hükmedilemeyeceği – Ceza Sorumluluğu Bulunduğu ) • ÇOCUKLARA ÖZGÜ GÜVENLİK TEDBİRLERİ ( Hükmedilememesi – 15-18 Yaş Grubunda Bulunup Hırsızlık Suçundan Mahkumiyet Kararı Verilen Kişinin Ceza Sorumluluğu Bulunduğu )

Av. İLTAN EKMEKÇİOĞLU

Menü