Etkin Pişmanlık (TCK 221)

(1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.

(5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.

(6) (Ek: 6/12/2006 – 5560/8 md.) Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz.

TCK Madde 221 Gerekçesi

MADDE 221.– Madde metninde, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek veya bu amaçla kurulmuş örgüte üye olmak suçları ile ilgili olarak etkin pişmanlık hâli düzenlenmiştir.
Birinci fıkrada, örgüt kurucu veya yöneticileri ile ilgili etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek dolayısıyla haklarında soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kişiler hakkında cezaya hükmolunmaz.
İkinci fıkrada, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olan kişilerle ilgili etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Örgüt üyesinin, etkin pişmanlık hükmünden yararlanabilmesi için, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olması ve ayrıca, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi gerekir. Bu koşulların gerçekleşmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmayacaktır. Bu koşullar gerçekleştikten sonra, kişi hakkında örgüt üyesi olmaktan dolayı soruşturma başlatılmış olmasının veya örgütün faaliyeti çerçevesinde başkaları tarafından suç işlenmiş olmasının, etkin pişmanlıktan yararlanma açısından bir önemi bulunmamaktadır.
Üçüncü fıkrada ise, yakalanan örgüt üyesi ile ilgili etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Yakalanmış olmasına rağmen, bu fıkrada belirlenen şartların gerçekleşmesi hâlinde örgüt üyesi cezalandırılmayacaktır. Bu şartlardan birisi, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olmak; diğeri ise, örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermiş olmaktır. Verilen bilginin, örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli olup olmadığını takdir yetkisi mahkemeye aittir.
Kişi, suç işlemek için kurulmuş olan örgütün kurucusu, yöneticisi veya üyesi olmakla birlikte, örgütün ulaştığı yapılanma itibarıyla dağılmasını sağlama imkanından yoksun olabilir. Bu durumda bile, söz konusu sıfatları taşıyan kişilerin belli şartlarda etkin pişmanlıktan yararlanması sağlanabilmelidir. Bu düşüncelerle maddenin dördüncü fıkrası düzenlenmiştir. Buna göre, suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi hâlinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmayacaktır.
Kurucu, yönetici veya üyenin, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgileri yakalandıktan sonra vermesi hâlinde, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı hakkında verilecek cezada belli oranda indirim yapılması kabul edilmiştir.
Etkin pişmanlıktan yararlanarak serbest bırakılan kişiler açısından güvenlik ve topluma uyum sorunu yaşandığı bilinmektedir. Bu nedenle, etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmelidir. Bu bir yıllık süre, kişinin serbest bırakıldığı andan itibaren işlemeye başlar. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması açısından, etkin pişmanlık nedeniyle kişi hakkında cezaya hükmolunmaması ile indirilmiş cezaya hükmolunması arasında bir fark gözetilmemiştir. Uygulanmasına başlanan denetimli serbestlik tedbirinin süresi hâkim kararıyla uzatılabilecektir. Ancak süre üç yıldan fazla olamaz.

YARGITAY KARARLARI 

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2018/16-438 K. 2022/58 T. 27.1.2022 • SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMA ( Tüm Aşamalarda Pişmanlığını ve Örgütten Kaçtığını Beyan Eden Sanık Hakkında TCK 221/4 Maddesinde Düzenlenen Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Neden Uygulanmadığı Tartışılmadan ve Sanığın Örgüt İçindeki Faaliyetleri Araştırılmadan Mahkumiyet Hükmü Verildiği/Sanığın Verdiği Bilgilerin Sanığın Örgüt İçindeki Konum ve Faaliyetlerine Uygun Nitelikte Faydalı Bilgi Olup Olmadığına İlişkin Araştırma Yapılması ve Sonucuna Göre Lehe Hüküm Talebide Bulunan Sanık Hakkında TCK 221/4 Maddesinin Uygulanması Hususunun Tartışılması Gerektiği ) • SANIĞIN HÜKÜMDEN SONRA SUNDUĞU TUTUKLULUĞA İTİRAZ DİLEKÇESİNDE PİŞMANLIĞINI DİLE GETİRMESİ ( Sanık Hakkında TCK 221/4 Maddesinde Düzenlenen Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Neden Uygulanmadığı Tartışılmadan ve Sanığın Örgüt İçindeki Faaliyetleri Araştırılmadan Mahkumiyet Hükmü Verildiği Anlaşılmakla Sanığın Verdiği Bilgilerin Sanığın Örgüt İçindeki Konum ve Faaliyetlerine Uygun Nitelikte Faydalı Bilgi Olup Olmadığına İlişkin Araştırma Yapılması ve Sonucuna Göre Lehe Hüküm Talebide Bulunan Sanık Hakkında TCK 221/4 Maddesinin Uygulanması Hususunun Tartışılacağı ) • ETKİN PİŞMANLIK ( Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma – Tüm Aşamalarda Pişmanlığını ve Örgütten Kaçtığını Beyan Eden Sanık Hakkında TCK 221/4 Maddesinde Düzenlenen Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Neden Uygulanmadığı Tartışılmadan ve Sanığın Örgüt İçindeki Faaliyetleri Araştırılmadan Mahkumiyet Hükmü Verildiği/Sanığın Verdiği Bilgilerin Sanığın Örgüt İçindeki Konum ve Faaliyetlerine Uygun Nitelikte Faydalı Bilgi Olup Olmadığına İlişkin Araştırma Yapılması ve Sonucuna Göre Lehe Hüküm Talebide Bulunan Sanık Hakkında TCK 221/4 Maddesinin Uygulanması Hususunun Tartışılması Gereği )

ÖZET : Sanığın hükümden sonra sunduğu tutukluluğa itiraz dilekçesinde ise; ”…üzüntümü ve pişmanlığımı tekrar yineleyerek dile getirmek istiyorum. Hatamı telafi etmek ve aileme kavuşabilmek için elimden gelen çabayı gösterdim…daha ne yapmam gerektiğini bilmiyorum…” şeklinde beyanlarda bulunduğu anlaşılmış olmakla, örgüte katılma nedeni ve örgüt içinde geçirdiği süreç hakkında karşılaştığı kişilerin kod isimlerini de vermek suretiyle ayrıntılı anlatımda bulunan, örgütten silahını bırakarak kaçtığını ifade eden, silahını bıraktığı yeri güvenlik güçlerine göstermek isteyen ama sanığın elinde olmayan sebeplerle bu yer gösterme işlemi yapılamayan, tüm aşamalarda pişmanlığını ve örgütten kaçtığını beyan eden, müdafisinin de tüm indirimlerin uygulanmasını istediği sanık hakkında TCK 221/4. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin neden uygulanmadığı tartışılmadan ve sanığın örgüt içindeki faaliyetleri araştırılmadan verilen mahkumiyet hükmünün, sanığın verdiği bilgilerin sanığın örgüt içindeki konum ve faaliyetlerine uygun nitelikte faydalı bilgi olup olmadığına ilişkin araştırma yapılması ve sonucuna göre lehe hüküm talebi de bulunan sanık hakkında TCK’nın 221/4. maddesinin uygulanması hususunun tartışılması gerektiğine işaret ederek hükmün bozulmasına karar veren Özel Daire kararı isabetli bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 gün ve 2008/9-18-78 E.K., sayılı kararının gerekçesinde de vurgulandığı üzere, terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, alınabilecek diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkisizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılabilmesi, gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılabilmeleri bakımından 05.06.1985 tarihli ve 3216 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanun kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur. Bu Kanunun iki yıllık yürürlük süresinin bitmesi üzerine aynı amaçlara yönelik olarak 25.03.1988 tarihli ve 3419 sayılı Kanun çıkarılmış, Kanunun 1. maddesi süreli, diğer maddeleri ise süresiz olarak yürürlüğe girmiştir. Anılan 1. maddenin sona eren yürürlük süresi zaman içinde 3618, 3853, 4085, 4450 ve 4537 sayılı yasalarla uzatılmış ve beklenen amaca ulaşılamaması nedeniyle bu kez 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Son olarak da 5237 sayılı TCK’nın 221. maddesinde etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.1991 gün ve 9/41-105 E.K., sayılı içtihadında da belirtildiği üzere; Topluma kazandırma Kanunlarının çıkarılmasında kanun koyucunun amacı örgütlerin çökertilmesini ve dağılmalarını sağlamak, suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak yeniden topluma kazandırmaktır.

5237 sayılı TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlıkta gönüllü ayrılma, teslim olma, yakalanma ve kurucular ve yöneticiler için örgütü dağıtma ya da dağılmasının sağlama hali olarak ayrı ayrı düzenleme getirmiştir. Yapılan düzenlemede her durum ayrı ayrı koşullara bağlanmıştır.

Buna göre;

a -TCK’nın 221. maddesinin 1. fıkrasının uygulanabilmesi için, fail örgütün kurucusu ya da yöneticisi olmalı, örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmamış ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmemiş olmalı ve fail örgütü dağıtmalı veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlamalıdır.

Bu koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde cezaya hükmolunmayacaktır. Failin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için ön koşul örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmemiş olmasıdır. Soruşturmaya başlanmış ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde amaç suça yönelik suç işlenmişse birinci fıkranın uygulanması mümkün değildir.

b -TCK’nın 221/2. maddenin uygulanabilmesi için, fail örgüt üyesi olmalı, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olmalı, örgütten gönüllü olarak ayrılmış olmalı, örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmelidir.

Failin örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olması “ön koşul” ise de, “herhangi bir suç” örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenebilen her türlü suç olarak algılanamaz. Herhangi bir suç kavramından TCK’nın 302 ya da 309 maddelerdeki amaç suçları anlamak gerekir. Bu fıkra uygulamasında failin bilgi vermesi aranmaz sadece örgütten gönüllü olarak çekildiğini yetkili makamlara bildirme yeter sayılır.

Kanunda veya kanun gerekçesinde ilgili makamın hangi makam olduğu belirtilmemiş, örnekseme de yapılmamıştır. Bu nedenle ilgili makamlar ibaresini geniş yorumlamak gerekmektedir. Soruşturma ve kovuşturma yetkisi bulunan makamlar ile suçun önlenmesine ilişkin görev yapan tüm birimler ile bu birimlerle bu makamlara ayrılma iradesini iletebilecek tüm devlet organları bu kapsam içerisinde kabul edilmelidirler. Madde başlığı etkin pişmanlık olduğu için etkin pişmanlığın sergilenip sergilenmediğinin takdiri için kişinin şahsen başvurusunun olması gerektiğini kabul etmek gerekir.

c -TCK 221/3. maddenin uygulanabilmesi için; Fail örgüt üyesi olmalı, Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olmalı, Yakalanmış olmalı, Pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermelidir. Bu dört şartın da birlikte gerçekleşmesi halinde cezaya hükmolunmayacaktır. Yine herhangi bir suç kavramından sadece TCK’nın 302 ya da 309 maddelerdeki niteliğinde ki amaç suçları anlamak gerekir.

Yakalanan failin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanabilmesi için pişmanlık duyarak örgütün dağılmasına veya mensuplarının yakalanmasına elverişli bilgi de vermesi gerekir. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere verilen bilginin örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli olup olmadığının taktiri mahkemeye aittir. Mahkeme bunu dosya, sanığın örgüt içerisindeki konumu ve verdiği bilgilerin sonuçlarına göre değerlendirecektir.

d -TCK 221. maddesinin 4. fıkranın birinci cümlesinde teslim olan faillerin, ikinci cümlesinde ise yakalanan faillerin durumu düzenlenmiştir. Kanun koyucu tarafından maddenin dördüncü fıkra gerekçesi; “Kişi, suç işlemek için kurulmuş olan örgütün kurucusu, yöneticisi veya üyesi olmakla birlikte, örgütün ulaştığı yapılanma itibarıyla dağılmasını sağlama imkanından yoksun olabilir. Bu durumda bile, söz konusu sıfatları taşıyan kişilerin belli şartlarda etkin pişmanlıktan yararlanması sağlanabilmelidir. Bu düşüncelerle maddenin dördüncü fıkrası düzenlenmiştir” şeklinde ifade edilmiştir. Bu nedenle de örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş ve yakalanmış olan fail pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi verememiş ancak örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermiş ise 4. fıkra uyarınca cezasından indirim yapılacaktır.

aa-TCK 221/4. maddesinin 1. cümlesinin uygulanabilmesi için; fail örgütün kurucusu, yöneticisi, örgüt üyesi, ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden olmalı, gönüllü olarak teslim olmalı, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermelidir.

Bu üç şartın gerçekleşmesi halinde kişi hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz.

  1. maddenin ikinci fıkrasında örgütten ayrılan faillerin durumu düzenlenmiş iken dördüncü fıkrada teslim olan örgüt üyelerinin durumu düzenlenmiştir.

Failin örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olması ön koşulu bu fıkrada düzenlenmemiştir. Belirtilen koşulların oluşması halinde fail hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve örgüte bilerek isteyerek yardım etme suçlarından dolayı cezaya hükmolunmayacaktır.

bb- TCK 221/4. maddesinin 2. cümlesinin uygulanabilmesi için; failin örgütün kurucusu, yöneticisi, örgüt üyesi ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden olmalı; yakalanmış olmalı, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermelidir.

Bu koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde kişi hakkında örgüt kurmak, yönetmek örgüte üye olmak suçundan dolayı ya da örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçlarından tayin edilecek cezalardan indirim öngörülmüştür. Burada amaçlanan madde gerekçesinden anlaşıldığı üzere kişinin örgütün ulaştığı yapılanma itibarıyla dağılmasını sağlama imkanından yoksun olması durumunda söz konusu sıfatları taşıyan bu kişilerin belli şartlarda etkin pişmanlıktan yararlanmasını sağlayabilmektir.

5237 sayılı TCK’nın 314. maddesinin 3. fıkrasında “suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler bu suç açısından da aynen uygulanır” hükmü mevcut olup; örgüt kurma suçu kapsamında bulunan 5237 sayılı TCK’nın etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesinde 765 sayılı TCK’nın 170. maddesinin uygulanabilmesi için aranan silahlı örgüt tarafından amaç suçun işlenmemiş ya da amaç suçun işlenilmesine kalkışılmamış olması gerektiğine ilişkin bir koşul öngörülmemiştir. Bu nedenle başka örgüt mensupları tarafından amaç suçun işlenmesine kalkışılmış olsa bile fail bu eylem ya da eylemlere iştirak etmedikçe koşulları bulunduğu takdirde TCK’nın 221. maddesinin hükümlerinden yararlanabilecektir.

Failin pişmanlığının gerekip gerekmediği fıkra metninde açıklanmamıştır. TCK’nın 221. madde başlığı etkin pişmanlıktır. Kanun metni başlıkla birlikte değerlendirildiğinde samimi bir irade ile pişmanlığını belirtip sergilemesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Kanunun gerekçesinde de vurgulandığı üzere failin etkin pişmanlığını samimi olarak sergileyip sergilemediğini hakim taktir edecektir. Bu kapsamda örgüt ilişkisi içinde olup kendiliğinden örgütten ayrılarak teslim olan falin örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak edip etmediği ve yaptığı açıklamaların konum ve faaliyetlerine uygun olup olmadığı ve eldeki mevcut bilgilerle örtüşüp örtüşmediği Emniyet Genel Müdürlüğünden sorulup araştırıldıktan sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.

 

Suç örgütleri ile ilgili etkin pişmanlık hükümlerini düzenleyen TCK.nun 221. maddesi;

” ( 1 ) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.

( 2 ) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

( 3 ) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

( 4 ) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ( Ek ibare: 29/06/2005 – 5377 S.K.26.md ) ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi hâlinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi hâlinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.

( 5 ) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.

( 6 ) ( Ek fıkra: 06/12/2006 – 5560 S.K.8.md ) Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.

 HUKUKİ DENETİM KAPSAMI VE GENEL AÇIKLAMALAR

SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ SUÇUNUN HUKUKİ NİTELENDİRİLMESİ:

Yargıtay’ın yerleşik uygulaması ve öğretideki ağırlıklı görüşlere göre örgüt kurma, yönetme ve üyelik suçları;

a ) Genel Olarak:

Yapılanma biçimi ne olursa olsun kanunlarda suç olarak tanımlanan fiillerin işlenmesi amacıyla oluşturulmuş örgütlere suç örgütü denmektedir.

Örgüt kurma ve yönetme suçunda genel hükümlerden ayrı olarak kanun koyucu hazırlık hareketlerini suç sayarak kamu düzeninin ve güvenliğinin korunmasını sağlamak amacıyla bağımsız bir suç düzenlemesi yapmıştır. Bu suç somut tehlike suçudur.

Düzenleme ile amaç suçtan bağımsız olarak, hazırlık hareketlerini cezalandıran bir suç tipine yer verilmiştir.

Devletin şahsiyetine karşı cürümlere müteveccih çok kişinin iradesinin birleşmesinin doğuracağı ağır tehlikeyi ve ciddi bir suçun işlenmesi ihtimalinin muhakkaklığını göz önünde bulundurarak bu kolektif suç tehlikesini müstakil suç olarak cezalandırmış ve icra hareketlerine geçilmeden bir fiilin cezalandırılmayacağı prensibinden ayrılmıştır.

Devletin şahsiyetine karşı suçların çoğu teşebbüs suçudur, teşebbüs dahi tamamlanmış suç gibi kabul edildiğinden, zaten tehlike suçudur; bu bakımdan hazırlık hareketlerinin cezalandırılması “tehlike tehlikesinin cezalandırılması” şeklinde kabul edilmektedir. ( Manzini, 1950, 606, atfen, …, … s. 348. ).

b ) Örgüt kurma:

Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp bünyesinde hiyerarşik bir yapının, ast-üst ilişkisinin, emir-komuta zincirinin hâkim olduğu yapılanmayı ifade eder. Böylece örgüt, mensupları üzerinde hakimiyet tesis eden bir güç kaynağı mahiyetini kazanmaktadır. Bu bağlamda bir organize güç aracından, organize güç enstrümanından söz edilebilir.

Suç örgütünün varlığından söz edebilmek için belli bir amaç, maksat etrafındaki bir fiili birleşme yeterlidir. Bu örgütler mahiyetleri itibariyle devamlılık arz ederler. Bu itibarla belli bir suçu işlemek için bir araya gelme hâlinde bir suç örgütünün varlığından bahsedilemez.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, somut bir tehlike suçu olduğu için oluşturulan örgütün üye sayısı ve malzeme donanımı itibariyle güdülen amaçları gerçekleştirme açısından somut bir tehlike arzedip arzetmediği hâkim tarafından yapılacak değerlendirmeyle belirlenecektir. Somut zarar tehlikesini oluşturmaya uygunluk için “amacı gerçekleştirmeye yeterli üye”nin, “hiyerarşik örgüt yapısı”nın, “şiddete dayanan eylem programı”nın varlığını aramak gerekir.

Örgütün silahlı olup olmaması ve sahip olunan silahların cins, nitelik ve miktarı somut tehlikenin belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Örgütün, silahlı örgüt vasfını kazanması için mensuplarının silah sahibi olmaları gerekmez. Silahlar üzerinde gerektiğinde tasarruf imkânının olması gerekli ve yeterlidir.

c ) Örgüt yönetme:

Fail, hiyerarşik olarak örgüt üyeleri üzerinde bulunuyor, geniş bir alanda … bölümü yapabiliyor, örgüt üyeleri üzerinde sevk ve idarede bulunabiliyor, örgütsel faaliyetlerin organizasyonunda ve icrasında harekete geçiren, engelleyen veya durduran olarak rol üstlenebiliyor, bu faaliyetleri denetleyebiliyor ise yönetici olarak kabul edilebilecektir.

Örgüt yönetme, örgütün amaçları doğrultusunda örgütü idare etmeyi, emir ve direktif vermeyi, örgüt içinde inisiyatif ve karar verme gücüne sahip olmayı gerektirir. Örgütün varlığının, etkinliğinin ve gelişiminin sağlanması, hedeflerinin belirlenmesi, program ve stratejilerinin saptanmasını ifade eder. Ancak örgütün faaliyetleri çerçevesinde sadece belirli bir suçun işlenmesini organize edenler bu suçun işlenmesini planlayıp yönetenler örgüt yöneticisi olarak kabul edilemez.

Geniş bir alanda faaliyet yürüten örgütlerin yöneticileri, örgüt yapılanması da dikkate alınarak somut olayın özelliklerine, bu kişilerin örgütün hiyerarşik yapısı içerisindeki konum ve görevlerine göre belirlenmelidir. Bu tür örgütlenmelerde her yöneticinin örgütün tamamını yönetmesi mümkün olmadığından, örgütün bölge, il, ilçe sorumlularının yönetici olup olmadıklarının sorumluluk sahalarındaki örgütsel faaliyetlerin yoğunluğu da gözetilerek belirlenmesi gerekir.

d ) Örgüt üyeliği:

Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hâkim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemedeki ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.

Örgüt üyesinin bu suçtan cezalandırılması için örgüt faaliyeti kapsamında ve amacı doğrultusunda bir suç işlemesi gerekmez ise de örgütün varlığına veya güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir. Üyelik mütemadi bir suç olması nedeniyle de eylemlerde bir süre devam eden yoğunluk aranır.

Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir ( Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf. 383 vd. ).

Bu ilkeler ışığında iç hukukumuzdaki düzenlemelere göz atıldığında;

Terör konusunu özel bir kanunla düzenleme yoluna giden kanun koyucu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinde terörü; “Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.” aynı Kanun’un 2. maddesinin birinci fıkrasında terör suçlusunu; “Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi…” şeklinde tanımlamış, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise terör örgütüne mensup olmasa da örgüt adına suç işleyenlerin de terör suçlusu sayılacağını hüküm altına almıştır.

Bu genel terör ve terör suçlusu tanımları dışında 3713 sayılı Kanun’un 3. maddesinde doğrudan terör suçları, 4. maddesinde de dolaylı terör suçları düzenlenmiştir.

TCK 314. maddesi bakımından bir oluşumun veya yapılanmanın, silahlı terör örgütü sayılabilmesi için;

Yöntem: Terör örgütü, cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle hareket eden bir örgüt tipidir.

Amaç-Saik: Silahlı terör örgütü, siyasi maksatla faaliyet gösteren örgütleri ifade eder. Bu bakımdan 3713 sayılı Kanun’un birinci maddesinde sayılan amaca yönelik ve Devletin Anayasal düzenine veya güvenliğine karşı bir suç işlemek amacıyla faaliyet gösterir.

Elverişlilik: Silahlı terör örgütünün, TCK’nın İkinci Kitabının Dördüncü Kısmının Dördüncü ve Beşinci Bölümlerinde yer alan suçları amaç suç olarak işlemek üzere kurulmuş ve amaca matuf bir eylem gerçekleştirmeye yeterli derecede silahlı olması ya da bu silahları kullanabilme imkânına sahip bulunması gerekir. Amaca matuf kavramı ise silahlı terör örgütünün yapısının, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olmasını ifade eder.

Araç-gereç: Örgüt mensuplarının tamamı olmasa bile bir kısmının silahlı olması silahlı terör örgütünün oluşması için yeterlidir. Örgüt, bu silahları gerektiğinde kullanma imkânına sahip ise silahlı olduğu kabul edilmelidir. Silahlı terör örgütünün elinde bulunan silahın devlete ait olması ya da bu silahların hukuka aykırı yollardan elde edilmesi bu suçun oluşması açısından önem taşımaz.

Türk halkı 40 yılı aşkın süredir etnik, ideolojik veya dini temellere dayalı çeşitli terör örgütleri tarafından yapılan saldırılara muhatap olmuş, binlerce insan hayatını kaybetmiş veya ağır şekilde yaralanmıştır. İnsanların refahı için harcanması gereken parasal kayıp hesap edilemeyecek boyuttadır. Örgütün baskısı yüzünden bazı insanlar en temel hak ve özgürlüklerini kullanamaz hâle gelmiş, yaşadıkları yerleri terk etmek ya da örgütün talimatları doğrultusunda hareket etmek zorunda kalmışlardır. Devlet, bu tehdidin devam ettiği zamanlarda dahi insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeleri imzalayarak kişisel hak ve özgürlükleri korumak iradesini ortaya koymuştur. Nitekim bu sözleşmelerdeki hakların, hiyerarşik olarak kanunlar üstü biçimde uygulanacağına dair Anayasal hüküm kabul edilmiş olması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı yetkisinin tanınması bu iradenin somut örneklerinden birisidir. 1991 yılında yürürlüğe giren Terörle Mücadele Kanunu’nda 29 kez genel olarak özgürlükleri genişletme yönünde değişiklik yapılmıştır. Amaç suçlar bakımından tehlikelilik hâlinin somutlaşıp yakınlaşması durumunda halkta oluşan güvenlik kaygısının artmasına paralel kısıtlayıcı tedbirlere başvurulduğu görülmekle birlikte kişilerin barış ve güven içinde yaşama hakkına yönelik tehdidin azaldığı dönemlerde özgürlükleri genişleten düzenlemeler hız kazanmıştır.

Terörle Mücadele Kanunu’nun terör örgütlerini tanımlayan 7/1. maddesinde 29.06.2006 tarihinde 5532 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle yapılan değişiklik sonrası oluşan hukuki durumun değerlendirilmesinde fayda görülmektedir. İlgili maddenin önceki hâli “Madde 7- “3 ve 4 üncü maddelerle Türk Ceza Kanununun 168. 169, 171, 313, 314 ve 315 inci maddeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu Kanunun 1 inci maddesinin kapsamına giren örgütleri her ne nam altında olursa olsun kuranlar veya bunların faaliyetlerini düzenleyenler veya yönetenler beş yıldan on yıla kadar ağır hapis ve ikiyüzmilyon liradan beşyüzmilyon liraya kadar ağır para cezası, bu örgütlere girenler üç yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve yüzmilyon liradan üçyüzmilyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar” şeklindeki iken 2006 yılında yapılan değişiklik sonrası “7/1. cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.” hâlini almıştır.

Bu değişiklik karşısında; Terörle Mücadele Kanunu’nunda yapılan örgüt tanımı ile TCK’nın 314/1-2. maddesindeki örgüt tanımı çelişmekte midir; mevzuatta silahlı veya silahsız iki ayrı örgüt varlığını sürdürmekte midir soruları gündeme gelmektedir. Başka deyimle Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/1. maddesinin, TCK’nın 314. maddesine atfının unsur atfı mı yoksa ceza yaptırımına mı olduğu ortaya konulmalıdır. Silahlı terör örgütü suçunun unsurlarına TCK’nın 314. maddesinde yer verilmiştir. Yukarıda izah edildiği şekilde örgüt kurma, yönetme ya da üye olma, amaç suç bakımından hazırlık hareketi niteliğinde somut tehlike suçudur. Somut tehlike suçları zarar suçu niteliğinde olmayıp hazırlık hareketlerini cezalandıran istisnai düzenlemeler olması nedeniyle cebir ve şiddet içeren faaliyetlerde bulunma zorunluluğu yoktur, yeter ki cebre yönelik bir irade ortaya konulsun. Zira 5237 sayılı TCK’nın 221. maddesinin 1. bendinde örgüt kuran kişilerin, herhangi bir suç işlemeden örgütü dağıtmaları hâlinde cezai yaptırıma muhatap olmayacakları şeklindeki düzenleme bu görüşü doğrulamaktadır. Bu nedenle 3713 sayılı Kanun’un 7/1. maddesinde yapılan değişiklikle, failin örgüt üyesi olduğunun kabulü için cebir ve şiddet gerektiren fiili işlemesi zorunluluğu getirildiği ileri sürülemeyecektir. Bu değişiklik TMK’nın 1. maddesinde yazılı amaç suçların gerçekleştirilmesinde şiddetin gerekliliğini vurgulamanın yanında kurulan, yönetilen veya üyesi olunan örgütün cebir ve şiddeti araç olarak kullanma gerekliliğini ifade etmektedir. Aksi takdirde bu suçun tehlike suçu olma vasfını ortadan kaldırmış ve TCK’nın 220 ve 314. maddelerindeki unsurlarla çelişilmiş olacaktır.

e ) Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme Suçu;

Örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte, örgüte veya örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yukarıda sayılan hâller dışında barındırma, nakletme, istihbari bilgi sağlama, örgüt mensuplarının araştırılmasını ve yakalanmasını engellemeye yönelik imkan sağlama gibi örgütün faaliyetlerini kolaylaştırıcı ancak suç teşkil etmeyen her türlü faaliyet TCK’nın 314/3, 220/7. maddeleri yollamasıyla 314/2. maddesi;

Silahlı terör örgütü üyesi olmayıp örgütün faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silâh temin eden, nakleden veya depolayanların TCK’nın 315. maddesi;

Terör örgütlerine veya mensuplarına para veya değeri para ile temsil edilebilen taşınır veya taşınmaz, maddi veya gayri maddi her türlü mal, hak, alacak ile bunları temsil eden her türlü belgeyi sağlayan veya toplayan kişilerin 6415 sayılı Kanunun 4. maddesi;

Kapsamında kalacaktır.

Kişi, örgütün işlediği somut fiili bilmese de terör örgütü olduğunu, sağladığı yardımın örgütün yararına kullanılacağını bilmeli ve bu irade ile hareket etmelidir. İnsani mülahazalarla yapılan yardımlar örgüte yardım suçunu oluşturmaz.

Örgüte yardım suçunda manevi unsurun oluşması için genel kastın yanında özel saik de gereklidir. Fail örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak kastı ile hareket etmelidir.

Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yardım fiilinin örgütün suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğu bilinerek gerçekleştirilmiş olması gerekir. Fıkra metninde geçen “bilerek” ibaresi doğrudan kastı ifade eder. Doğrudan örgüte değil de örgüt mensuplarına yardım edilmesi halinde, yardım edilen kişilerin suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt mensubu olduklarının da bilinmesi gerekmektedir. Örgüt mensuplarına yapılan yardım, aynı zamanda örgüte yapılan yardım olarak değerlendirmek gerekir. Ancak, bu yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet eden bir yardım olması gerekmektedir. ( Prof.Dr…, Suç Örgütleri, 7. Baskı, s. 38-39 )

Silahlı terör örgütlerine yardım suçunda yardım fiili, örgütün bizzat kendisi veya mensupları lehine gerçekleştirilebilir. Ceza Genel Kurulunun 31.10.2012 tarihli ve 1234-1825 sayılı kararında da belirtildiği gibi, yardımın mutlaka örgüte ulaşması, sonuç vermesi gerekmez ve her bir fail, örgütçe verilen veya kendiliğinden üstlenilen görev kapsamında kendi fiilinin gerçekleştirilmesinden sorumlu olacaktır.

VI ) UYUŞMAZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ;

Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümü için öncelikle TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen ”Etkin Pişmanlık” kurumunun değerlendirilmesi gerekmektedir.

Örgütsel faaliyetlerin büyük bir gizlilik içinde yürütülmesi nedeniyle örgüt mensuplarının ve eylemlerinin tespitinde önemli zorluklar yaşanmaktadır. Bu suçların ispat araçlarından birisi de bizzat örgüt mensuplarının beyanlarıdır. Uygulamada itirafçı olarak adlandırılan bu tanıklar suçların aydınlatılması açısından önemli bir kaynaktır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarihli ve 18-78 sayılı kararında; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadele bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır şeklinde açıklanmıştır.

5237 sayılı TCK’nın “Etkin Pişmanlık” başlıklı 221. maddesinde; suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme veya bu amaçla kurulmuş örgüte üye olma suçlarını işledikten sonra soruşturma veya yargılama aşamasında etkin pişmanlık gösteren failler hakkında şahsi cezasızlık veya cezada indirim yapılmasını gerektiren hâller olarak kabul edilmiştir.

05.06.1985 tarihli ve 3216 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanun, 25.03.1988 tarihli ve 3419 sayılı Kanun ve 29.07.2003 tarihli 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu’na benzer şekilde 5237 sayılı TCK’nın 221. maddesinde yapılan düzenlemeyle; kanun koyucu, örgütlerle etkin mücadele edebilmek için, örgütleri ortaya çıkarıp dağıtmayı, örgüt elemanlarını devletin yanına çekerek bir yandan zayıflatıp diğer yandan da örgütlerin deşifre olmasını sağlayarak örgüt bünyesinde faaliyet gösteren failleri yakalamayı, “etkin pişmanlık” hükümlerinden yararlanan sanıkları topluma kazandırmayı, örgüt bünyesinde gerçekleştirilen eylemleri açığa çıkarmayı ve benzer suçların tekrar işlenmesini önlemeyi amaçlamaktadır.

 

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2018/16-366 K. 2022/146 T. 3.3.2022 • SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMA ( “Cezanın Sanığın Geleceği Üzerindeki Olası Etkileri” İfadesinin Takdiri İndirimin Uygulanmamasına Gerekçe Olarak Gösterilemeyeceği Zira Suçlunun Islahını ve Bir Daha Suç İşlememesini Amaçlayan Ceza Sisteminin Ön Yargılı Bir Yaklaşımı Benimsemiş Olamayacağı ve Bu Gerekçenin Ancak Cezada İndirim Yapılması Hâlinde Uygulanabileceği Anlaşılmakla Takdiri İndirim Uygulanmasına Yer Olmadığına Karar Veren Mahkemenin Gösterdiği Gerekçelerin Yasal ve Yeterli Bulunmadığı ) • SANIĞIN SABIKASININ OLAMAMASI ( Duruşma Tutanaklarına Yansıyan Olumsuz Bir Hâli de Bulunmayan Hazırlık Aşamasındaki Savunmalarında Pişmanlığını İfade Ederek İşlenen Suçla İlgili Kısmen de Olsa Aydınlatıcı Bilgi Veren Ancak Beyanından Döndüğü İçin TCK 221. Maddesinin Uygulanma İmkanı Olmayan Sanıkla İlgili Gösterilen “Geçmiş Hali Suçtan Sonraki ve Yargılama Sürecindeki Davranışları Suçtan Pişmanlık Duyduğu Halin Gözlemlenmemesi Suç İşleme Hususundaki Eğilimi” Şeklindeki Gerekçelerin Dosya İçeriğiyle Uyumlu Olmadığı ) • ETKİN PİŞMANLIK ( Sabıkası Bulunmayan ve Duruşma Tutanaklarına Yansıyan Olumsuz Bir Hâli de Bulunmayan Hazırlık Aşamasındaki Savunmalarında Pişmanlığını İfade Ederek İşlenen Suçla İlgili Kısmen de Olsa Aydınlatıcı Bilgi Veren Ancak Beyanından Döndüğü İçin TCK 221. Maddesinin Uygulanma İmkanı Olmayan Sanıkla İlgili Gösterilen “Geçmiş Hali Suçtan Sonraki ve Yargılama Sürecindeki Davranışları Suçtan Pişmanlık Duyduğu Halin Gözlemlenmemesi Suç İşleme Hususundaki Eğilimi” Şeklindeki Gerekçelerin Dosya İçeriğiyle Uyumlu Olmadığının Kabul Edileceği )

 

YARGITAY 16. CD. E. 2017/3341 K. 2018/93 T. 25.1.2018 • SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMA SUÇU ( Suç İşlemek Amacıyla Kurulmuş Olan Örgüte Üye Olanların Bir Yıldan Üç Yıla Kadar Hapis Cezası İle Cezalandırılacağı – Örgütün Silahlı Olması Halinde Verilecek Cezanın Dörtte Birinden Yarısına Kadar Artırılacağı ) • SANIĞIN SUÇUN AYDINLATILMASINA KATKIDA BULUNMASI ( Sanık Hakkında 5237 S.K. Md. 221/4-2 Cümlesinde Yazılı Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanması Gerektiği – Sanığın Yakalandıktan Sonra Örgüte Katılımına Kimlerin Vasıta Olduğu/Örgütte Bulunduğu Süre İçerisinde Örgütteki Üstleri ve Diğer Örgüt Mensupları Hakkında Konumuna Uygun Bilgi Verdiği/Samimi Olarak Pişmanlık Duyduğunun Anlaşıldığı ) • ETKİN PİŞMANLIK ( Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçu – Sanığın Yakalandıktan Sonra Suçun Aydınlatılmasına Katkıda Bulunarak Samimi Olarak Pişmanlık Duyduğunun Anlaşılması Karşısında Sanık Hakkında 5237 S.K. Md. 221/4-2 Cümlesinde Yazılı Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanması Gerekirken Yazılı Şekilde Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu )

 

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2008/9-223 K. 2009/87 T. 7.4.2009 • ÖRGÜT ÜYELİĞİ ( Sanığın Örgütteki Çatışmalarda Yer Aldığı/Yerel Mahkemece Yapılan Yanlış Tespit Sonucu Eylemin 765 S.K. Md. 168 Olarak Değerlendirildiği – Eylemin 765 S.K. Md. 125 Kapsamında Olması Dolayısı İle 5237 S.K.’daki Devlet Birliğini Bozma Fiili Çerçevesinde Değerlendirileceği ) • DEVLET BİRLİĞİNİ VE ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMAK ( Sanığın Örgütteki Çatışmalarda Yer Aldığını Beyan Ettiği – Etkin Pişmanlık Hükümlerinden Faydalanamayacağı ) • ETKİN PİŞMANLIK ( Devlet Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozmak Eyleminden Hüküm Giymesi Gereken Örgüt Üyesi Sanık – 5237 Md. 221’den Faydalanamayacağı ) • SUÇ İŞLENMESİNE İŞTİRAK ETMEK ( Örgüt Üyesi Sanığın Çatışmalarda Yer Aldığına Dair Beyanı – Eylemin 5237 S.K.’nın Devlet Birliğini Bozmak Hükümleri Kapsamında Değerlendirileceği/Sanığın Etkin Pişmanlıktan Faydalanamayacağı )

 

YARGITAY 9. CD. E. 2005/6370 K. 2005/9413 T. 12.12.2005 • SİLAHLI ÖRGÜT ÜYESİ OLMAK ( Suçun Tekerrürü Halinde İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin Uygulanış Usulü 5275 Sayılı Kanun’un 108. Md.’ne Göre Belirleneceği – Bu Tedbirin Koşullu Salıverilme Hükümlerine Tâbi Olduğu ) • DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ ( Silahlı Örgüt Üyesi Olmak – Suçun Tekerrürü Halinde İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin Uygulanış Usulü 5275 Sayılı Kanun’un 108. Md.’ne Göre Belirleneceği ) • ETKİN PİŞMANLIK ( Silahlı Örgüt Üyesi Olmak/Suçta Tekerrür – İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin Uygulanış Usulü 5275 Sayılı Kanun’un 108. Md.’ne Göre Belirleneceği – Bu Tedbirin Koşullu Salıverilme Hükümlerine Tâbi Olduğu ) • TEKERRÜR ( Silahlı Örgüt Üyesi Olmak – Suçun Tekerrürü Halinde İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin Uygulanış Usulü 5275 Sayılı Kanun’un 108. Md.’ne Göre Belirleneceği ) • KOŞULLU SALIVERME ( Suçun Tekerrürü Halinde İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin Uygulanış Usulü 5275 Sayılı Kanun’un 108. Md.’ne Göre Belirleneceği – Bu Tedbirin Koşullu Salıverilme Hükümlerine Tâbi Olduğu )

 

YARGITAY 9. CD. E. 2005/7825 K. 2006/1136 T. 27.2.2006 • ETKİN PİŞMANLIK ( Topluma Kazandırma Kanunundan Yararlanma Talebi Tartışılıp Karara Bağlanan Hükümlü – 5237 S.K. İle Getirilmiş Bulunan Etkin Pişmanlık Hükümlerinden Yararlanıp Yararlanmayacağının Duruşma Açılarak Tartışılıp Değerlendirilmesi Gereği ) • ÖRGÜT ÜYELİĞİ SUÇUNDAN MAHKUM OLAN SANIK ( Hükmolunan Hapis Cezasının İnfazı Sırasında ve İnfazından Sonra Denetimli Serbestlik Uygulaması Gerektiğinin Gözetilmemesinin Kanuna Aykırılığı ) • DENETİMLİ SERBESTLİK ( Hükmolunan Hapis Cezasının İnfazı Sırasında ve İnfazından Sonra Uygulaması Gerektiğinin Gözetilmemesinin Kanuna Aykırılığı – Silahlı Örgüt Üyeliği Suçundan Mahkum Olan Sanık ) • CEZAYA BAGLI OLARAK UYGULANACAK İNFAZ REJİMİ ( Silahlı Örgüt Üyeliği Suçundan Mahkum Olan Sanık – Hükmolunan Hapis Cezasının İnfazı Sırasında ve İnfazından Sonra Denetimli Serbestlik Uygulaması Gerektiğinin Gözetilmemesinin Kanuna Aykırılığı )

 

YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ E. 2006/358 K. 2006/1417 T. 7.3.2006 • DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ ( Örgüt Mensubu Olan Sanık Hakkında Hükmolunan Hapis Cezasının İnfazı Sırasında ve İnfazından Sonra Uygulanmak Üzere Bu Tedbirin Uygulanacağı ) • ETKİN PİŞMANLIK ( 765 Sayılı TCK’nın 170. Maddesinin Uygulanabilmesi İçin Aranan Silahlı Örgüt Tarafından Amaç Suçun İşlenmemiş Olması ya da Amaç Suçun İşlenmesine Kalkışılmamış Olması Gerektiğine İlişkin Bir Koşul Öngörülmediği ) • GÜVENLİK GÜÇLERİNİN GEÇECEĞİ YOL ÜZERİNE PATLAYICI MADDE YERLEŞTİRMEK ( Örgüt Kurma Suçu Kapsamında Bulunan Aynı Kanunun Etkin Pişmanlığa İlişkin 221. Maddesinin Uygulanması )

 

YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ E. 2006/470 K. 2006/1484 T. 13.3.2006 • SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA SUÇU ( Etkin Pişmanlığa İlişkin 765 Sayılı TCK’nın 170. Maddesinin Uygulanabilmesi İçin Aranan Silahlı Örgüt Tarafından Amaç Suçun İşlenmemiş ya da Amaç Suçun İşlenmesine Kalkışılmamış Olması Gerektiğine İlişkin Bir Koşulun Öngörülmediği ) • ETKİN PİŞMANLIK ( Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçuna İlişkin 765 Sayılı TCK’nın 170. Maddesinin Uygulanabilmesi İçin Aranan Silahlı Örgüt Tarafından Amaç Suçun İşlenmemiş ya da Amaç Suçun İşlenmesine Kalkışılmamış Olması Gerektiğine İlişkin Bir Koşulun Öngörülmediği ) • AMAÇ SUÇUN İŞLENMEMİŞ YA DA KALKIŞILMAMIŞ OLMA ŞARTI ( Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçuna İlişkin 765 Sayılı TCK’nın 170. Maddesinin Uygulanabilmesi İçin Aranmadığı )

 

GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. CD. E. 2019/397 K. 2020/178 T. 29.1.2020 • SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMA SUÇU ( Sanığın Hakkında Başlatılan Soruşturma Sırasında Kendiliğinden Gelerek Teslim Olup Örgütsel Konumu ile Uyumlu Bilgiler Verdiği – Bu Nedenle Yasal Durumu İtibarıyla TCK’nın 221/4. Maddesinde Düzenlenen Etkin Pişmanlık Hükümlerinden Yararlanması Gerektiği Hususunda Şüphe Bulunmadığı ) • ETKİN PİŞMANLIK ( Sanık Hakkında Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulandığı – Olayda Mahkemece Sanık Hakkında Kendiliğinden Gelerek Pişmanlık Göstermesi Sebebi İle Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulamasında TCK’nın 221/4 Maddesinin İlk Cümlesi ile Uygulama Yapılarak Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Karar Verilmesi Gerektiği ) • CEZADAN İNDİRİM ( Olayda Yakalanan Kişilerde Uygulama Alanı Olan TCK 221/4. Maddesinin İkinci Cümlesi ile Uygulama Yapılarak Sanık Hakkında Hükmolunan Cezada İndirim Yapılmasına Karar Verilmesi Yasaya Aykırı Olup Sanık ve Sanık Müdafinin İstinaf İtirazlarının Yerinde Görüldüğü – Ancak Belirtilen Bu Hukuka Aykırılık Yeniden Yargılama Yapılmasını Gerektirmeden Düzeltilebilir Yanılgı Olduğundan Kararın Belirtilen Yönleriyle Düzeltilmesi Gerektiği )

 

GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. CD. E. 2019/67 K. 2020/232 T. 10.2.2020 • SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMA ( Sanığın Örgüt Yöneticilerinin Bankanın Kurtarılması Yönündeki Talimat Dönemlerinden Olan 2014 Yılı Şubat Ayı İtibarı İle Hesabına 1300,00 TL Miktarında Para Yatırarak Katılım Hesabı Açtıran Yine Aynı Şekilde Talimat Dönemlerinden Olan 2015 Yılı Şubat Ayı İtibarı İle de Hesabına 10000,00 TL Para Yatırarak Ayrıca Katılım Hesabı Açan Bu Şekilde Silahlı Terör Örgütü Hiyerarşisine Girerek Süreklilik Yoğunluk ve Çeşitlilik İçeren Eylemlerde Bulunan Sanığın Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçundan Cezalandırılmasına Karar Verileceği )• ETKİN PİŞMANLIK ( Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma – Örgütün Talimat Dönemlerinden Olan 2015 Yılı Şubat Ayı İtibarı İle de Hesabına 10000,00 TL Para Yatırarak Ayrıca Katılım Hesabı Açan Bu Şekilde Silahlı Terör Örgütü Hiyerarşisine Girerek Süreklilik Yoğunluk ve Çeşitlilik İçeren Eylemlerde Bulunan Sanığın Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçundan Cezalandırılmasına ve Yasal Şartları Oluşmadığından Sanık Hakkında Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanmasına Yer Olmadığına Karar Vermek Gerektiği ) • ÖRGÜT YÖNETİCİLERİNİN YÖNLENDİRMESİ İLE BANKA HESABINA PARA YATIRMA ( Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma – Katılım Hesabı Açtıran ve Örgütün Talimat Dönemlerinden Olan 2015 Yılı Şubat Ayı İtibarı İle de Hesabına 10000,00 TL Para Yatırarak Ayrıca Katılım Hesabı Açan Bu Şekilde Silahlı Terör Örgütü Hiyerarşisine Girerek Süreklilik Yoğunluk ve Çeşitlilik İçeren Eylemlerde Bulunan Sanığın Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçundan Cezalandırılmasına Karar Verileceği )

 

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. CD. E. 2018/2858 K. 2020/96 T. 12.2.2020 • SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMA SUÇU ( Sanık Hakkında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak Suçundan Verilen Mahkumiyet Hükmünde ve Sanığın Pişmanlık İradesinin Samimi Olmadığından Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanmamasında Bir İsabetsizlik Bulunmadığı )• ÖRGÜTSEL TAVIR ( Sanığın Kendisini Cezadan Kurtarmak İçin Etkin Pişmanlıktan Yararlanmak İsterken Diğer Örgüt Mensuplarının Ceza Almasını Önlemek İsteğiyle Beyanlarından Dönerek Örgütsel Tavrını Devam Ettirdiği – Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanmamasında Bir İsabetsizlik Bulunmadığı )• ETKİN PİŞMANLIK ( Sanığın İse Soruşturma Aşamasında Etkin Pişmanlık Hükümlerinden Yararlanmak İstediğini Beyan Ederek Örgüt Üyeleri Hakkında Bilgi Vermesinden Sonra Bu İsimler İle İlgili Tüm Davalarda Tanık Olarak Verdiği İfadelerinde Beyanlarından Döndüğü – Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanmamasının Yerinde Olduğu )

AV. İLTAN EKMEKÇİOĞLU

Menü